Abdülhamid Han, sık sık Rus elçisini çağırıp görüş alırmış. Sadrazam Küçük Said Paşa sebebini sorunca, 'Aksini yapmak için' cevabını vermiş...
AYM Başkanı Haşim Kılıç dostumun antidemokratik ve jüristokratik konuşmasını hâlâ hazmedemedim. Haşim kardeşime, konuşmasını alkışlayan ve destekleyenler ile buna üzülenler arasında bir mukayese yapmasını tavsiye ederim.
Önce üzdüklerini sayayım:
Yıllardır aynı mefkûreyi ve değerleri paylaştığı kırk yıllık dostları ve milletimizin büyük çoğunluğu...
Sevinenlere bakarsanız II. Abdülhamid'in kıssasını niye yazdığımı anlarsınız: CHP ile son dönemde CHP'nin kuyruğuna takılan MHP'nin üst yönetici takımı (aslâ tabanı değil), BDP/ PKK, ulusalcı jakobenler... Ayrıca, bu talihsiz konuşmada devlet içindeki yapılanmanın da rolü bulunduğu anlaşılıyor. AYM Başkanı Kılıç, daha önce alkışladığımız bir konuşmasında söylediği önemli bir sözü, bu defa ters anlamda tekrarlıyor: 'Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir, olmamalıdır.' Ne yazık ki AYM Başkanı, kendisiyle tezada düşerek, Anayasa Mahkemesi'ni milletin iradesine tuzak kurulacak yer hâline getiriyor.
***
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/guzel/2014/04/29/anayasa-mahkemesi-ve-demokrasi-1































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.