Bu millet 27 Mayıs'tan bu yana darbelerden ve askerî vesayetten ne çekmişse, en az bunun kadar jüristokratik tahakkümden ve yargının siyasallaşmasından da çekti. Dar görüşlü, kerameti kendinden menkul yüksek yargı mensupları, siyasî telâkkileri ve sübjektif görüşleri çerçevesinde devleti yönetmeye ve millî iradenin üstüne çıkmaya çalıştılar. Bu jüristokratik zihniyet, anayasayı ve kanunları hiçe sayarak yetki tecavüzünde bulundu. Türkiye'de 'kuvvetler ayrılığı' ilkesinin aksamasının asıl sebebi, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay gibi yüksek yargı kuruluşlarının yetkilerini aşmalarıdır. Anayasa Mahkemesi'nin, mevcutAnayasa'nın ve Kanun'un açık hükümlerini çiğneyerek verdiği 'Twitter Kararı'konusunda en isabetli yorumu Bülent Arınç, 'durumdan vazife çıkarmak'diyerek yaptı ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da bir hukukçu sıfatıyla bu kararın yanlışlığını teknik şekilde ispat etti.
Artık, Anayasa Mahkemesi'nin de inadından vazgeçerek kararını düzeltmesi, hem Türkiye'nin demokratik sistemi hem de 'bireysel başvuru hakkı'nın doğru uygulanabilmesi bakımından zorunludur. Aksi takdirde, kanunî değişiklik gerekecektir.
***
'Kanal A Haber Televizyonu'na YSK'nın yağdırdığı toplam 45 yayın durdurma cezası, jüristokrasinin sahte demokrasi savunuculuğunun içyüzünü ortaya koymaktadır. Bir taraftan millet iradesinin sesini yansıtan tamamen millî bir televizyona, bütün TV kanallarına verdiğiniz cezadan fazlasını yağdırarak kapatacak; diğer taraftan ülkenin siyasetini etkilemeye çalışan ve açıkça defaatle suç işleyen bir ABD şirketini alelacele anayasayı ve yasayı çiğneyerek 'demokrasi'(!) adına açacaksınız. 'Bu ne perhiz, ne lahana turşusu' demezler mi adama?...
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/guzel/2014/04/11/juristokrasiye-donus-egilimleri































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.