Yunus Emre, Eşrefoğlu Rumî ve Niyazî-i Mısrî… Üçünün tek kitapta toplanmasının bir sebebi var mı?
Mustafa Kara, Anadolu'nun Üç Ermişi
Tek sebebi kader. Elli yıldan beri tasavvuf tarihi ve bu tarihin mimarları üzerinde çalıştığımız için “yolun sonu”nun görüldüğü bugünlerde farklı yayınevlerinde, kisve-i tab’a bürünen eserlerimin hepsini Dergâh Yayınları’nda toplama fikri doğdu. Bence bu üç eser ayrı ayrı da olabilirdi. Zaten Eşrefoğlu Rumî ile Niyazî-i Mısrî çeyrek yüzyıl önce yayınlanmıştı. Matbuat müsteşarım İsmail Kara bir arada olmasını tercih etti ve kitabın adını da koydu. Bize krolonojik sıralamayı gözden geçirme düştü. Hepsi bu.
Yunus Emre’nin Türkçesi ile ilgili bir başlık açmışsınız. İnsanlar Yunus’u çok anlıyor gibi davranıyorlar. Yunus’u anlamak için Türkçesinin sadeliği kâfi midir?
Yunus Emre
Yunus bir muamma. Öyle şiirleri var ki hiç bu kültürle ilgisi olmayan insanlar da rahat anlarlar. Öyle şiirleri var ki -tevazu için söylemiyorum- ben de anlamıyorum: Demir leblebi… Ama onları da anlayanlar, onlardan zevk alanlar da vardır. Bu durum belki de kâmil insanların herkese hitap edebilme kabiliyetiyle ilgili bir husustur. Çünkü onlar insanoğlunun Peygamberlerden sonraki mürşidleri. Sekiz milyarın mürşididir onlar... Onların kapıları herkese açık olduğu gibi yazdıkları ve konuştukları da herkese bir şeyler söyleyebilmeli. Daha da önemlisi her asra hitap edebilmeli… Bir kitabın sekiz yüz seneden beri okunması üzerinde düşünmek gerek.
Devamı: https://www.gzt.com/gercek-hayat/her-yigidin-bir-yogurt-yeyis-tarzi-vardir-3533724
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.