ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın dünkü gündelik siyasi tartışmalara hayli malzeme veren konuşmasıyla Başbakanlık’tan üç gün önce yapılan ve 1915’te hayatını kaybeden Ermenilere taziye dileyen açıklaması, aslında birbiriyle yakından ilişkili şeyler.
Anlatmaya çalışayım:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun çok sık kullandığı bir tabir var, ‘tarihin normalleşmesi’... Bunu hem Arap Baharı hem de Kafkasya’daki kimi gelişmeler için kullanıyor Davutoğlu ama aslında Türkiye için de kullanmak lazım.
100 yıl önce yaşananlara bakalım. Sovyetler Birliği’nin kurulması. 1. Dünya Savaşı’nı kazananların gerek Avrupa ve gerekse Ortadoğu’da kurdukları yeni düzen.
Bunların hepsi tarihin doğal akışına mühendislik müdahalelerdi. Avrupa’daki yapay ve dolayısıyla sürdürülemez düzen için ilk uyarı 20’li yıllarda büyük iktisatçı Keynes’ten geldi. ‘Yeniden savaş çıkar’ dedi Keynes ve çıktı. Ama savaş da ‘normalleşme’yi getirmedi, ardından Soğuk Savaş yaşanması gerekti, hatta taa 1989’a kadar beklemek gerekti. Ardından zaten Sovyetler Birliği çöktü ve dağıldı. Doğu Avrupa normale geri döndü.
Ortadoğu ise kimsenin umurunda olmadı. Daha doğrusu orada kurulan yapay düzenle oynamak kimsenin işine gelmedi. Arap Baharı, ‘normal’e dönüş yönünde bir ümit verdi ama şu sıralar o ümit hayli azalmış durumda.
Yazının devamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26296416.asp































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.