• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

İstanbul Sözleşmesi aileyi parçalama ve Avrupalılaştırma plânıdır

Ahmet Doğan İLBEY

Avrupa Birliği'nin modern-laik sömürge statüsüne sahip ülkelere dayatmalarından biri olan ve Sevr Anlaşması'nın sözde “medenî” cephesini ifade eden İstanbul Sözleşmesi Müslüman Türk aile yapısını parçalama plânıdır.

 Bu plânın en üst merkezi olan Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Konseyi, Türkiye de dâhil, bütün ülkelere “aileye ilişkin hukukî düzenlemeler” konusunda tahakküm ediyor ve baskı yapıyor.

İhânet sözleşmesi

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi'nin 25 Haziran 2019'da yayınladığı “Değişen Dünyada Aile” başlıklı raporu, kadını aileden koparıp, evin dışına çıkarmayı talep ediyor. Aileyi parçalayıcı bu raporun Türk aile yapısına teklif edilmesi ve iktidar tarafından kabul görmesi ağır bir ihânetti. Kırktan fazla maddesinden sadece birkaç maddesini okuduğumuzda İstanbul Sözleşmesi’nin hedefinin Müslüman Türk aile yapısını ve inançlarını yıkmaya matuf olduğu gayet açık:

Ailenin köküne dinamit koyan sözleşmenin sadece iki maddesi…

“Madde 4-Temel haklar, eşitlik ve ayrım gözetmeme

3-İşbu sözleşme hükümlerinin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka görüşe sahip olma, ulusal veya sosyal menşe, bir ulusal azınlıkla bağ, mülkiyet, doğum, cinsel tercih, cinsel kimlik, yaş, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen ya da mülteci olma durumu veya başka statüler temelinde herhangi bir ayrımcılık olmaksızın Taraflarca uygulanması güvence altına alınmıştır.”

“Madde 42 /1-Taraflar, işbu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eyleminin gerçekleşmesini müteakiben başlatılan cezai işlemlerde kültür, gelenek, din, görenek veya sözde namus’un bu eylemlerin gerekçesi olarak kabul edilmemesini sağlamak üzere gereken hukuki ve diğer tedbirleri alır. Bu özellikle, mağdurun kültürel, dini, sosyal veya geleneksel olarak kabul gören uygun davranış normlarını veya törelerini ihlal ettiği iddiasını da içerecektir.”

“Madde 12-Genel yükümlülükler

1-Taraflar, kadının aşağılık bir cins olduğu veya kadın ve erkek için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan ön yargıları, örf ve aâdetleri, gelenekleri ve her türlü farklı uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla kadın ve erkeklere ilişkin sosyal ve kültürel davranış modellerinin değişimini sağlamak için gerekli tedbirleri alır.”

Aileyi yozlaştırma projesi: “Toplumsal cinsiyet eşitliği”  

1985'de imzalanan “Kadına Karşı Her Türlü Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (CEDAW)'ın “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kavramı” da İstanbul Sözleşmesi kadar Türk toplum yapısına aykırıdır. Birbirini tamamlayan iki tehlikeyle karşı karşıyayız. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesi” cinsî kimlikleri yozlaştırıcı ve aile yapısını yok edici bir projedir.

Cinsiyette de eşitlik olmaz. Müslümanca yaratılış gayesine uygun bir eşitlik anlayışı dinimizde vardır. Kendi ayağına kurşun sıkmanın adıdır bu. Güya cinsler arası hak-hukuk ve eşitlik eğitimi adı altında çocuklarımızın edep ve cinsiyet algısını yozlaştıracak, uyuşturucudan daha tehlikeli bu proje Avrupa ülkelerinde de yaygınlaştırılan bir yozlaştırma projesidir.

Bu projenin tatbikinden sonra Avrupa'nın rezil ve insanlık dışı hâli ortada… Batı'da aile bitmiştir. Çocuk ve gençler, kanserden daha tehlikeli bu projenin uygulanmasıyla hâşâ huzurdan kız erkek cinsiyeti kalmamış, üçüncü bir cinsiyet tercih edenler çığ gibi büyümeye başlamıştır. Daha kötüsü, hâşâ huzurdan Lbgt gibi Lut kavmi benzeri topluluklar zuhur etmeye başladı. İstanbul Sözleşmesi’nin bir parçası olan bu projenin uygulanması Müslüman Türk milletinin yapısına, dinine, örfüne ve aile anlayışına aykırıdır. Devam ederse şayet meydanlarda feminizm, Lbgt ve benzeri ahlâksız zümrelerin cirit atmasına hiç şaşmayın. 

Bize ne Avrupa Birliği mevzuatlarından! 

Avrupa Birliği anlaşma mevzuatlarında var, diye bu mevzuatları uygulamaya sokmak Müslüman millete ihânettir. Ne demek “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul?” Baldıran zehirinden daha tehlikeli alçak ve şenî mevzuat ne diyor:

“Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklenen ‘Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi' (ETCEP) kendisini, ‘Temel olarak, kamuoyunda toplumsal cinsiyet eşitliği kavram'ının yaygınlaştırılmasına katkı sağlamayı amaçlar. Proje faaliyetleri özelinde ise eğitim sisteminin tüm bileşenlerine toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısını yerleştirmeyi hedefler”

Kapıdaki tehlike: Feminizm Lbgt ve cinsiyetsiz gençlik                                                                         

Hâşâ huzurdan “LGBTİ Bireyler”i de savunan utanç verici “İstanbul Sözleşmesi” nin desteklediği Feminizm hareketi bu alçakça projenin ilk versiyonudur. Feminizm “Cinsiyet eşitliği eğitimi” gibi “Avrupa Birliği mevzuat ve müktesebâtına uyum mecburiyeti” nin sonunda bu ülkeye sokulduğu bir gerçek. Bu ihânet projesi yozlaşmış Batılı kadını ideal bir model olarak gösteriyor. Erkeksi özellikler taşıyan, erkek gibi giyinen evsiz, çocuksuz bir kadın bu model. Erkeksiz, yâni evli olmayan, iş hayatına adanmış, annelik duygu ve vecibelerinden koparılmış, evin dışında istediği vakit istediğini yapan sözüm ona “özgür ve eşit kadın!”

“Cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi” projesi Hiroşima'ya atılan atom bombasından fazla zarar verir Türkiye'nin çocuklarına ve ailelerine. Müslüman Türk çocuklarını Avrupa'nın zihni ve nesebi bozuk, ana baba, edeb ve hayâ bilmeyen gençlerine dönüştürecek bir uygulama bu… Bir kuşak sonra, modern-kapitalist hayatın telkinleriyle yozlaşmış kadın ve erkek tipi çoğalacaktır. Erkeğe benzeyen kadınlar ve genç kızlar, kadına benzeyen erkek ve gençler Müslüman Türkiye'nin sokaklarını, okullarını, üniversitelerini doldurursa nasıl baş edilecek? (ilbeyali@hotmail.com)

Bu yazı toplam 106 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim