Kazakistan iklimi yazları +40 seviyelerine çıkarken kışları ise -30 seviyelerine kadar düşmekte. Bu iklim nedeniyle insanlar hem sıcağa hem de soğuğa dayanıklılar
Serhat Orakçı/ Dünya Bülteni
Bu Ramazan yolum farklı bir coğrafyaya düştü. Uzun yıllardır yaptığım Afrika yolculuklarından sonra Kazakistan benim için değişik bir güzergahtı gerçekten.
İHH Kafkaslar ve Türki Cumhuriyetler Koordinatörü Orhan Şefik’ten seyahatimiz için gerekli bilgileri aldıktan sonra İlyas Yazıcı ve Osman Koçibay ile yollara düştük. Beş saatlik uçak yolculuğunun ardından başkent Almata’ya ulaştık. Seyahatimizin bundan sonrasında Kul Hoca Ahmed Yesevi İlim ve İrfan Vakfı yetkilileri bizlere eşlik ederek yardımcı oldular. Bir yandan ihtiyaç sahibi ailelere Ramazan yardımları ulaştırırken diğer yandan da tanıştığımız yeni insanları dinleme şansı bulduk.
Bu diyarda öğrendiğim ilk şey çayın bardakta içilmediğiydi. “Bardak işi sonradan çıkma! Asıl çay süt gibi kımız gibi kasede içilir!” diye izah ettiler durumu. Biz de adet neyse ona uyarız deyip koyulduk kase kase çay içmeye. Önce sütlü bir çay önerdiler. “Süt istemem!” deyince sen “garaçay” istiyorsun diyerek gülüştüler. Sonra çay kasede geldi ve yudumlandı. Kana kana içmiş olduk çayı. Çayla ilgili durum sadece bundan ibaret değildi. Diğer bir husus da buzlu soğuk çay tüketim alışkanlığıydı. Mola verdiğimiz güzergahlarda da bu alışkanlığa sıkça şahit olduk.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/manset/307721/kazakistan-ve-hoca-ahmed-yesevi































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.