Hrant Dink ile on yıl önce 'Doğu Konferansı' kapsamında gittiğimiz bazı Ortadoğu kentlerinde, arkadaşları ona takılırdı: 'Her yerde Ermeni arıyorsun. Biraz da başka şeylere bak!' Gözleri dolardı kendini ifade etmeye çalışırken. Beyrut'ta bir Ermeni matbaacı bulmuştu mesela. Tarihin toprak altında bıraktığı suskunluğun peşindeydi o. Kayıp bir ruhun peşindeydi. Yaşadığı Anadolu coğrafyasında bulamadığı, yitirdiği bir ruhun...
Kim derdi, asla kastetmediği bir söz yüzünden onu hedef gösteren merkez medyanın da kirli ittifakı sonucu Ermeni olduğu için vurulacağını. Ve yine kim derdi onun üzerinden oynanmakta olan oyunun bu kez tutmayacağını ve milyonların onun cenazesinde buluşacağını...
Başbakan'ın 1915 olaylarının 99'uncu yıldönümünde verdiği taziye mesajı vesilesiyle daha önce paylaştığım bazı anılarımı bugünün diline getirerek açmaya çalışacağım. Dört yıl önce Erivan'a ilk gittiğim gün şehrin haritasını açtığımda, belki biraz da Hrant'ın bu hatırasını bende dirilten tuhaf bir buluşma yaşamıştım: Gözüme ilk çarpan semt adları Malatya, Arapkir, Van, Zeytun idi.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/leylaipekci/adil-hafiza-ve-hakkiyla-unutmak/51547































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.