• İstanbul 11 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 9 °C
  • Sakarya 10 °C
  • Şanlıurfa 20 °C
  • Trabzon 14 °C
  • Gaziantep 16 °C
  • Bolu 7 °C
  • Bursa 12 °C

M. Seyfettin Erol'dan: Çekirdek Koalisyon’dan “Çaktırmadan Vuruşlar”

M. Seyfettin Erol'dan: Çekirdek Koalisyon’dan “Çaktırmadan Vuruşlar”
Ortadoğu son şeklini almaya doğru koşar adım giderken, yeni “kırmızıçizgiler” ve “dokunulmazlar” da birer birer ortaya çıkıyor.
seyfettinerol22

Ortadoğu son şeklini almaya doğru koşar adım giderken, yeni “kırmızıçizgiler” ve “dokunulmazlar” da birer birer ortaya çıkıyor. Son gelişmeler, Sykes-Picot sınırlarının yerini arka planda ABD’nin olduğu NATO’nun çizeceğini gösteriyor. Newport Zirvesi’nde kurulmasına karar verilen “Çekirdek Koalisyon” da bu işin “üstlenicisi” konumunda.

Bölgede yeni aktörler ve ittifakların kendisini hissettirmeye başlaması, oyunda kararsızların dışarıda tutulacağı “sil baştan” durumunu gündeme getirmiş durumda.  Bu da haliyle oyunu daha da kızıştırıyor. Türkiye’nin “sessiz rol” kapsamında NATO tarafından oluşturulan bu “Çekirdek Koalisyon” içerisinde yer alması da, bir anlamda bu mecburiyetin bir sonucu gibi.

Mecburiyetler aslında sadece bununla sınırlı değil. Türkiye üzerinde uzunca bir süredir yürütülen bir takım kampanyaların da etkili olduğu görülüyor. Bunların başında da bölgedeki terör örgütleri ile arasında bir ilişkinin olduğuna yönelik iddialar geliyor. Türkiye, en azından bu iddiaların gerçek dışılığını ispatlamak için bile bu koalisyonun içinde yer almak zorunda kalmışa benziyor.

Daha da ötesi, artık bu örgütlerin Türkiye’nin güvenliğini de ciddi manada tehdit etmeye başlaması. Nitekim yapılan son değerlendirmelerde Türkiye’nin kırmızıçizgisinin “sınırda bir savaş çıkmaması” olduğu ifade ediliyor. Bunun anlamı çok açık; Türkiye “Pakistanlaşmak” istemiyor ve tezgâhın farkında!

Afganistan’da ABD ile ters düşen Pakistan’ın durumu ortada. Afganistan yeniden inşa edilirken, Pakistan yıkılıyor! ABD işgalinden bu yana Pakistan’da istikrarsızlıklar birbirini takip ediyor. Temel neden, Pakistan İstihbarat Örgütü ISI’nın CIA ile ortak bir operasyona yanaşmaması.

***

Benzer durum Türkiye için de geçerli. Suriye-Irak ikilisi, bir anlamda Ortadoğu’nun Afganistan’ı. Bölgedeki birçok ülke Ortadoğu’nun Pakistan’ı olmaya aday olsa da, mevcut şartlar itibarıyla Türkiye’nin buna bir adım daha yakın olduğu görülüyor. Bunun en temel nedeni de, bölgede ABD/Batı ile başta Kürt politikası olmak üzere, birçok konuda ayrılık yaşaması.

Nitekim Mayıs 2013’te ilişkilerin bıçak gibi kesilmesi ve Mısır üzerinden Türkiye’nin “değerli yalnızlık” içerisine itilmesi, buradaki “cezalandırma” politikasının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Mısır sonrası, “örtülü savaş”ın son numarası IŞİD tehdidinin ani gelişimiyle birlikte bölgedeki dengelerin yeniden değişmeye başladığı ve Türkiye’nin de bir durum değerlendirmesine gitmesi gereken bir sürecin yaşandığı görülüyor.

IŞİD’in burada Kürtleri hedef alması tesadüf değil. Kürt petrolünün Türkiye üzerinden sevki ve paralarının bir Türk bankasında toplanıyor olması, bölge Kürtlüğü ile bir birleşmeden bahsedilmesi, hiç kuşkusuz Sykes-Picot düzeninin artık yıkıldığını ve yeni bir düzenin kurulması gerektiğini gösteriyordu. Dolayısıyla, bölge-bölge dışı aktörlerin Kürtlere ve “Kürdistan”a yönelik “ilgisinin” fazlasıyla arttığı bir dönemle karşı karşıyayız.

İlk bakışta tamamen “insani”  gerekçelere dayandırılan bu yaklaşım, IŞİD tehdidine karşı bölge Kürtlüğünün bir taraftan silahlandırılmasını esas alırken, diğer taraftan da operasyonel desteği öngörüyor. ABD’nin IŞİD’e yönelik gerçekleştirdiği hava operasyonları bunun göstergesi.

***

Gelişmeler yukarıda da belirtildiği üzere, Afganistan’ın işgali sonrası BM üzerinden devreye sokulan ABD liderliğindeki koalisyon güçleriyle birlikte, NATO-ISAF kuvvetlerinin “Yeni Afganistan”ı inşa sürecini büyük ölçüde andırıyor.

Benzerlik sadece bununla sınırlı değil. ABD’nin bölgeyi işgaline “ortak tehdit” (ya da düşmanımın düşmanı dostumdur mantığıyla hareket eden) gerekçesiyle göz yuman devletlerden bazılarının bugün yine ABD ile birlikte yeni ortak tehdide (IŞİD) karşı bölgede işbirliği başlatması da söz konusu; “ABD-İran-Suudi Arabistan” örneği gibi...

Bu işbirliği şu an için Irak olmakla birlikte, süreçteki gelişmelere bağlı olarak Suriye’yi de içine alabilir.  Burada özellikle İran ve Almanya’nın izlemiş olduğu politikalar da dikkat çekici. Almanya ve İran bölgede bir Kürt devletine karşı olduklarını açıklarlarken, diğer taraftan IŞİD tehdidine karşı bölge Kürtlerine her türlü desteği vermekten çekinmiyorlar.

Türk yakın çevresini oluşturan Irak ve Suriye üzerinden “Yeni Ortadoğu”nun inşasının NATO tarafından gerçekleştirileceği ve buna bazı bölge devletlerinin de destek vereceği görülebiliyor. Rusya’nın, Suriye’de Ukrayna üzerinden etkisizleştirilmesi de burada önemli bir yere sahip. Dolayısıyla, asıl hedef Suriye olarak karşımıza çıkıyor!

Bu kapsamda Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un, ABD’nin terörle mücadele adı altında Beşar Esad’ın hükümet güçlerini vurabileceğini açıklaması oldukça dikkat çekici. Lavrov, “Suriye’de İslam Devleti militanlarının kontrolünde olan bölgelerin yanında, Beşar Esad’ın gücünü zayıflatmak amacıyla hükümet ordusunun da ‘çaktırmadan’ vurulacağı yönünde bazı şüpheler var. Atılacak benzeri bir adım, Orta Doğu ve Afrika’nın kuzeyinde yaşanan krizlerin akıl almaz bir şekilde yayılmasına neden olacak” diyor. Açıkçası, Lavrov “aba altından sopa gösteriyor.”

11.09.2014 Milli Gazete 

Bu haber toplam 538 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim