• İstanbul 17 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 18 °C
  • Konya 16 °C
  • Sakarya 17 °C
  • Şanlıurfa 21 °C
  • Trabzon 14 °C
  • Gaziantep 19 °C
  • Bolu 14 °C
  • Bursa 20 °C

M. Seyfettin Erol'dan: “Demokrasi Parodisi” ve Suriye

M. Seyfettin Erol'dan: “Demokrasi Parodisi” ve Suriye
Başta yakın çevremiz olmak üzere, Ortadoğu ağırlıklı İslam dünyası yeni bir seçim dönemine daha girmiş bulunmakta. Buna, elbette Türkiye de dahil.
seyfettinerol22Başta yakın çevremiz olmak üzere, Ortadoğu ağırlıklı İslam dünyası yeni bir seçim dönemine daha girmiş bulunmakta. Buna, elbette Türkiye de dahil. Afganistan, Irak, Mısır ve Suriye burada kritik seçimlerle ön plana çıkan ülkelerin başında geliyor.

Bu seçimlerin en temel ortak özelliği; hassas bir konjonktürde, istikrarsız bir zemin üzerinde ve bölünmüşlük içerisinde gerçekleştiriliyor olmaları. Bazılarının sonucu ise, şimdiden belli. Yerine getirilen, sadece formaliteler.

Bu bağlamda sandıklar, “şeklen” birleştirilmeye çalışılan “milli iradeler” ve oylanan “atanmış” liderlikler için. Bir diğer ifadeyle, diktatörlüklere “meşruiyet zırhı”nın giydirildiği, demokrasi oyununun ayrılmaz “kutucukları”. Aynen Mısır örneğinde görüldüğü üzere...

Bazılarında ise sandıklar, “Pandora’nın Kutusu”ndan farksızlar. Seçim meydanları ise, canlı bombalar ve kanlı provokasyonlar açısından en “ideal” alanlar. Irak, bunun “vazgeçilmez” örneklerinden. Nitekim Şii Asaib Ehl el-Hak grubunun seçimler öncesinde düzenlediği miting sırasında IŞİD tarafından patlatılan bombalar ve ölen, yaralanan siviller bu bağlamda ne bir ilk ne de son. 30 Nisan, daha şimdiden yeni bir krizin başlangıcı gibi...

***

Bu seçimlerden biri de Suriye’de. 3 Haziran’da gerçekleştirilmesi hedeflenen seçimler, adeta “şaka” gibi. Ama her şakada olduğu gibi bunda da bazı gerçeklikler var. Hem de fazlasıyla!

Nasıl mı? Öncelikle ülkede güvenlik yok. Halkın önemli bir kesimi evinden, yurdundan sürülmüş durumda. Ve daha da önemlisi, oyları kimin sayacağı belli. O zaman, ortada yeni bir oyun var.

Peki, bu oyun ne anlama geliyor? Mevcut gelişmelere baktığımızda Suriye seçimleri ve Esad’ın büyük bir ihtimalle adaylığı, her şeyden önce Cenevre süreciyle başlatılan siyaseten çözüm sürecinin “çarpık bir sonucu” olarak karşımıza çıkıyor.

“Siyaseten çözüm”, “Esadlı çözüm” noktasına dönüşüyor ve burada başta ABD olmak üzere, Batı dünyası büyük bir sorumluluk içerisinde.

***

Nitekim Rusya’nın inisiyatifinde bir görüntü sunan Cenevre süreciyle Esad karşısındaki blok kendi içerisinde görüş ayrılıklarına düşmüş ve hatta alanda dağılmış durumda. Buna karşılık Esad, içeride bir toparlanma imkanı yakalamış ve muhaliflere karşı alanda inisiyatif elde etmeye başlamış bulunuyor.

Burada, muhalefetin hedeflerine kısa vadede ulaşamamış olması, bir süre sonra kendi içerisinde bölünmesi ve hatta zaman zaman çatışmaya girmesi de Esad’a istediği fırsatı fazlasıyla sunmuş durumda. Oysa bunların hepsi, senaryosunu kendilerinin yazmadıkları bir oyunu oynuyorlar. Daha da trajikomik olan tarafı, hiçbiri başrolde değil!

Ukrayna-Kırım krizi ile birlikte dikkatlerin daha çok Karadeniz-Doğu Avrupa hattına yönelmesi; ABD’nin İran ile başlattığı yeni sürecin Suriye üzerinden bir zarar görmesinin istenmemesi; ABD’nin Rusya ile geliştirmeye başladığı yeni süreç ve burada kritik bir yere sahip olan Suriye noktasında tarafların daha düşük profilli bir politika izlemeye başlamış olmaları ve Türkiye’nin Suriye politikasında yalnızlaştırılmış olması bu açıdan önemli.

Dolayısıyla, Esad bu son seçimle büyük ölçüde kendi lehine seyreden süreci kullanmak, içeride ve dışarıda meşruiyet zeminini kuvvetlendirmek, Suriye’de iç savaşta kontrolün kendisine geçtiğini ve alan hakimiyetini önemli ölçüde sağladığını göstermek istemekte. Bu ise, başlı başına Cenevre sürecinin kendi içerisinde anlamını yitirmesi ile eşdeğer.

***

Diğer taraftan, bu seçimleri Batı “demokrasi parodisi” olarak tanımlıyor. Oysa bu parodiye zemin hazırlayanlar bizzat kendileri. Arzu edenler, Miles Copeland’in “Devletler Oyunu” kitabına bakabilirler...

Esad’ın adaylığı ve sonucu şimdiden belli olan seçimler, Suriye halkının kaderinin bir kez daha ona teslim edilmesi ve Cenevre sürecinin ömrünü tamamlaması ile eşdeğer olacaktır. Meşruiyeti olmayan bir seçimden daha fazlası da zaten beklenemez!

İslam dünyası, oyunun kurallarını kendisi koyamadığı sürece de, bu parodinin sahnelendiği bir coğrafya olmaya devam edecektir. Bugüne kadar yaşananlar bunu fazlasıyla teyit etmektedir. Bu oyunu bozmak üzere sahneye çıkanların da aslında oyunun birer parçası olduğu görülmektedir.

Fakat tüm bunlara rağmen “tecahül ü arif”  hali devam etmektedir. “Amuda kalkmış ruh hali”, aslına dönmedikçe ve misyonuna sahip çıkmadıkça bu böyle devam edeceğe benzemektedir!

28.04.2014 Milli Gazete 

Bu haber toplam 530 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim