Ve gündemde ibre bir kez daha Ukrayna’yı göstermeye başladı. Kırım’ı sindirme sürecini hızlandırmak isteyen Rusya, sistematik bir şekilde Doğu Ukrayna krizini de başlatmış durumda. 
Bu bağlamda, “Kırım Modeli”ni bölgede uygulamaya sokan Rusya, Ukrayna ve Batı üzerinde ciddi bir baskı aracı olarak “halk hareketlerini”, bir diğer ifadeyle “milli irade tercihlerini” gündemde tutmaya devam ediyor. Bunu yaparken de Batı’nın en temel söylemlerini ve araçlarını kullanıyor. Kırım krizinde insani müdahaleyi ön plana çıkartan Moskova’nın bu son krizde Kiev yönetimine “halkını dinlemesi” çağrısında bulunması oldukça manidar.
Açıkçası, Rusya bu işi öğrenmişe benziyor!
***
Daha önceleri radyo binası ele geçirilip, ülke yönetimlerine el konulurken; şimdilerde siviller üzerinden doğrudan doğruya parlamento ve başbakanlık binaları ele geçirilmek suretiyle gerçekleştiriliyor. Ukrayna’nın doğusundaki kentlerden Donetsk sonrası Ukrayna’nın ikinci büyük kenti Harkov’dan gelen bağımsızlık açıklaması da bu doğrultudaki gelişmelerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Nitekim, Harkov Bölge İdare binasını ele geçiren göstericiler “modaya” uygun bir şekilde hareket etmek suretiyle, Harkov Halk Cumhuriyeti’ni kurduklarını ilan ettiler. Devamını biliyorsunuz, bağımsızlık ve Rusya’ya bağlanmak için “referandum” kararları; aynen Kırım’da olduğu üzere...
Donetsk’te, 11 Mayıs günü Ukrayna’dan bağımsızlığın oylanacağı bir referandum çağrısı yapıldı bile; her ne kadar bu karar Ukrayna güvenlik güçlerinin müdahalesiyle iptal ettirilmiş olsa da.
Donetsk Cumhuriyeti”nin ömrü bir gün olmakla birlikte, bu teşebbüsün kendisi bile Kiev’de ve Batılı başkentlerde beklenen etki ve tepkiyi fazlasıyla oluşturmaya yetmiş görünüyor.
***
Nitekim bundan sonraki süreçte Kırım krizi yön değiştireceğe benziyor. Doğu Ukrayna krizi, en azından Kiev açısından daha büyük bir beka sorununa işaret ediyor. Moskova’nın Donetsk ve Harkov üzerinden verdiği mesaj bu yönde. Ukrayna’nın geçici Devlet Başkanı Turçinov ve Başbakan Yatsenyuk da bu hususa dikkatleri çekiyor.
Turçinov, Rusya’nın “Kırım senaryosunu” Ukrayna’nın doğusunda uygulamak istediğini öne sürerken; Yatsenyuk ise, ülkede yaşanan tüm bu karışıklıkların nedeni olarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme hedefini gösteriyor.
Tarihsel Rus tehdidi bir kez daha zihinlerde ön plana çıkıyor!
***
Bu kapsamda Ukrayna ile ilgili değişik senaryolar gündeme getiriliyor. Bu senaryoların “ucu açık” olmakla birlikte, aslında iki farklı noktaya ağırlıklı olarak işaret ettiği görülüyor. Bunlardan birincisi Ukrayna’nın bölünmesi ve bir kısmının Rusya’ya bağlanması ya da krizin farklı bir boyut alması durumunda bir Rus işgali.
Bu ikinci olasılık, en azından Kiev yönetimi tarafından fazlasıyla dikkate alınıyor. Nitekim Ukraynalı üst düzey yetkililerin dışında Batı’nın verdiği tepkiler de buna işaret ediyor. Örneğin, NATO Genel Sekreteri Rasmussen, “Rusya’yı geri adım atmaya ve Ukrayna’nın doğusunda gerginliği tırmandırmamaya çağırıyorum” dedi ve ekledi: “Eğer Rusya Ukrayna’ya daha fazla müdahale ederse, bunun ilişkilerimiz açısından çok ciddi sonuçları olur. Rusya uluslararası alanda daha da fazla tecrit olur.”
Rusya’nın, ister açık ister gizli olarak Ukrayna’nın doğusuna girmesi halinde bunun gerginliği çok ciddi biçimde artıracağı uyarısında bulunan ABD açıklaması ise basında “tehdit gibi uyarı” şeklinde yer aldı.
***
Rusya’nın cevabı ise çok net: “Göze göz, dişe diş”. Amiyane tabirle, “pilavdan dönenin kaşığı kırılsın”. Nitekim Rus senatör Klimov Rasmussen’e NATO’nun uyarısının bir tehdit olarak algılanabileceğini söyledi bile...
Diğer taraftan Rusya, her fırsatta Ukrayna’yı işgal etmek gibi bir niyetlerinin olmadığını söylüyor. Açıkçası, mevcut şartlar altında da bu pek mümkün görünmüyor. Gürcistan ve Kırım’ı halen hazmedememiş olan Rusya bir de Ukrayna hazım krizi yaşamak istemez; en azından Batı Ukrayna boyutuyla.
O zaman Rusya ne yapmak istiyor?
***
Anlaşıldığı kadarıyla Rusya, Doğu Ukrayna’yı Kiev ve Batı karşısında elinde önemli bir pazarlık kozu olarak kullanmayı hedefliyor. Böylece, “Kırım hazım sürecini” daha rahat atlatmak istiyor. Eğer buna müdahale olursa, 8 milyon Rus etnik azınlık ve “Rusya muhipleri” üzerinden Doğu Ukrayna’yı da bir oldubittiye getiririm mesajı veriyor.
Rusya, bununla da yetinmeyeceği mesajını veriyor!
Nitekim kendisine yönelik her hamleye bir başka kriz ile cevap verme yeteneğini geliştirmiş olan Moskova, Doğu Ukrayna sonrası “Transdinyester Krizi”ni de bu bağlamda gündeme taşımış durumda...
10.04.2014 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.