Düne kadar Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Suriye ve Irak’taki infazları karşısında üç maymunları oynayan Batı, bir anda IŞİD’i hedef tahtasına oturttu ve “Şeytana karşı şeytanla işbirliği” olarak da adlandırılabilecek yeni bir stratejiyi gündeme taşımaya başladı.
Batı basını içerisinde ABD, İngiltere ve Almanya’nın bir bakıma duruşlarını da yansıtan; The New York Times, Reuters ve Frankfurter Allgemeine’de çıkan son yazılara bakmak bile, açıkçası fazlasıyla fikir veriyor.
Bu kapsamda, Obama hükümetinin terörle mücadele stratejisi kapsamında IŞİD’e karşı daha sert bir askeri harekât için Kongre’den izin almaya hazırlandığı bir esnada The New York Times’ın Yorum Sayfası’nda “The U.S. Should Help Assad to Fight ISIS, the Greater Evil” başlıklı yayımlanan yazı hemen dikkatleri çekiyor.
Kongre’den karar sürecini hızlandırmaya yönelik psikolojik operasyonun bir parçası olarak da kabul edilebilecek bu yazının yayımlandığı gazete ve yazarı bile, aslında yeni oyun ve gerçek arka planı-aktörleri ile ilgili oldukça önemli ipuçları veriyor.
***
Prof. Dr. Max Abrahms, söz konusu yazısında kabaca; “ABD yönetimi, milli güvenlik çıkarları gereği IŞİD ile savaşmak için Amerikan vatandaşlarını infaz etmeyen diğer şeytan Esad’a yardım etmeli” ifadelerini kullanıyor.
Yazısında, “stratejik ve ahlaki endişeleri” ön plana çıkartan Abrahms, IŞİD terörü ile birlikte ABD dış politikasının önemli bir yol ayrımında olduğuna dikkatleri çekiyor ve meseleye “milli güvenlik” perspektifinden yaklaşarak; “dün dündür, bugün bugündür” diyor.
2014 yazı itibarıyla ABD/Batı açısından birçok şeyin değişmeye başladığını ifade eden Abrahms, IŞİD tehdidinin yön değiştirmeye başlamasıyla birlikte, ABD yönetiminin de yeni bir tehdit değerlendirmesi ve bu doğrultuda bölgede yeni işbirlikleri gerçekleştirmesi gerekliliğinin altını çiziyor. Ve lafı fazla uzatmadan, “tercih edilebilir diğer şeytan” olarak da nitelendirdiği ve “Alevi Diktatör” olarak da adlandırdığı Esad’a getirerek; Washington’un “IŞİD Şeytanı”na karşı Esad’ı desteklemesi gerektiğini söylüyor.
***
Abrahms’ın yazısı ile eş zamanlı olarak Reuters’te yayımlanan Sir Malcolm Rifkind’in çağrısı da oldukça dikkat çekici. “US and UK should back Assad to defeat ISIS” başlığıyla yayımlanan haber-analiz yazısında Rifkind, IŞİD tehdidini bertaraf etmek için ABD ve İngiltere’nin Esad’ı desteklemesi gerektiğinin altını çiziyor.
Aslında Rifkind, uzunca bir süredir bölgede devam eden “karmaşık” işbirliğini ve güç mücadelesini Esad’a yönelik destek üzerinden ifşa ediyor ve burada ABD-Almanya ikilisinden İngiltere’nin duyduğu rahatsızlığı da dile getiriyor.
“Almanya Beşar Esad’la istihbarat paylaşıyor. Esad’a istihbarat Alman BND’den” diyen İngiliz medyasına göre, Amerikan istihbaratı Alman istihbaratı üzerinden Şam’a IŞİD ile ilgili çok önemli bilgiler de veriyor.
Burada birbirlerini dinleyen aktörlerin, ayı zamanda çıkarları gereği nasıl birlikte hareket ettikleri de haliyle dikkatlerden kaçmıyor.
**
“Tavşana kaç, tazıya tut” stratejisi izleyen Batı’nın Amerikalı gazeteci James Foley’in IŞİD tarafından infaz edilmesiyle birlikte “Esad desteklenmeli” şeklinde sesini yükseltmeye başlaması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), IŞİD’in Foley’i infaz etmesini “en sert” şekilde kınaması da, önümüzdeki sürece yönelik operasyonla ilgili önemli ipuçları veriyor.
BMGK’nın söz konusu açıklamasında IŞİD, El Nusra Cephesi ve El Kaide ile bağlantısı olan bütün kişi ve gruplardan etkilenen bölgedekiler dâhil, ülkeler ve kuruluşlar arasındaki ortak çabanın gerekliliğine yaptığı vurgu bunun en somut bir göstergesi. PKK dâhil bir çok örgüt yol ayrımında.
Dolayısıyla, IŞİD üzerinden yeni bir “hesaplaşma” ve “paylaşım” kapıda! Irak’ta gerçekleştirilen paylaşım sonrası, sıra Suriye’ye gelmiş vaziyette. Ve anlaşılan o ki, Irak’ta bir mutabakata varan taraflar, Esad noktasında da anlaşmış vaziyetteler.
Buna göre Esad kalıcı gibi görünüyor!
**
Görünen o ki, “Yeni Irak” sonrası “Yeni Suriye” süreci de yine “IŞİD gerekçesi” üzerinden inşa ediliyor! Burada, PKK terör örgütü lideri Cemil Bayık’ın IŞİD’in arkasındaki küresel ve bölgesel aktörlere dikkat çekmesi oldukça önemli.
Dikkat çekici bir diğer husus ise, bölgenin yeni dizaynında Batı’nın ikiyüzlülüğüne dikkatleri çeken Bayık’ın IŞİD’e karşı “AB bizi silahlandırmalı” çağrısı. Bu çağrısı, Alman gazetelerinden biri olan Frankfurter Allgemeine’de yer aldı. IŞİD’e karşı Kürtlere silah desteğine “evet” diyen Almanya’nın, “Kürdistan” devletinin kuruluşuna “hayır” demesi de açıkçası üzerinde durulması gereken bir diğer mevzu.
Sonuç olarak, IŞİD üzerinden bu operasyonun Türkiye’yi de içine alacak şekilde genişleyeceği yeni bir sürece girmiş bulunuyoruz! Önümüzdeki günler oldukça sıcak bir gündeme gebe gibi...
25.08.2014 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.