• İstanbul 14 °C
  • Ankara 14 °C

Mesut Bilginer: “UNUTTURAMAZ SENİ HİÇBİR ŞEY, UNUTULSAM DA BEN”

Mesut Bilginer: “UNUTTURAMAZ SENİ HİÇBİR ŞEY, UNUTULSAM DA BEN”
İzmir Sanayi Mektebi mezunlarından eğitimci ve mobilyacı Mehmet Adil Güyer, Karaman’da görev yaparken 01.01.1921 tarihinde bir oğlu daha dünyâya gelir ve adını Ekrem koyarlar.

Ekrem, Ağabeyi Nevzat ve Ablalarıyla birlikte 3 kardeş olurlar. Mehmet Adil Hoca, Eşi ve çocuklarıyla birlikte 1924 yılında İzmir’e göçer.

Şair ve sanatkâr babasının etkisinde kalan Ekrem, daha beş yaşında olmasına rağmen gramafon plaklarda dinlediği şarkıları ilk defa dinlese bile hafızasına almakta ve kendi kendine söylemeye başlamaktadır. Evde ud dersi alan ablasından etkilenerek, 12 yaşında ud, tanbur ve bağlama çalmasını öğrenir. Ağabeyi Nevzat’la beraber okuldaki faaliyetlerde şarkı söyleyerek kendini göstermektedir.

Ekrem, İlk ve orta eğitimini İzmir’de tamamlayarak Konak ilçesinin Alsancak semtindeki İzmir Namık Kemal Lisesi’ni bitirir. 1909 yılında yapımına başlanan okulun yeni binası, yaşadığımız savaşlar sebebiyle ancak 1922’de tamamlanabilmiş, fakat hemen faaliyete geçememiştir. Namık Kemal Lisesi, gazi bir lisedir. Hatta diğer bazı liseler gibi bu lisenin son sınıf öğrencileri de Çanakkale’de şehit ve gazi olduğu için mezun verememiştir.

Ekrem de pek çok başarılı insan gibi bu okuldan mezun olmuştur. Yılmaz Öztuna’nın Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi’ne göre; İzmir’de boks şampiyonu olmuş bir sporcu, bas sesli bir icracı; mert, sadık, babacan, hayırsever, neşeli, nüktedân ve romantik bir insandı.

Yıl 1943, Radyolardaki Türk Mûsıkîsi yasağının kalkmasından sonra İstanbul ve Ankara Radyolarının konservatuar gibi faaliyet gösterdiği yıllar. Ankara Radyosu’nun açtığı ve Jüri başkanlığını Mesud Cemil Bey’in yaptığı stajyer solist imtihanına pek çok genç girer ama imtihanı sadece 22 yaşındaki Ekrem Güyer kazanarak radyo evinde çalışmaya başlar.

Aynı dönemlerde Ankara Radyosu’nda stajyer solistlik eğitimini alan, sesi ve kendisi de güzel olan kibâr bir hanımefendiyle tanışır: Müzehher Özerinç’le. Güzin Canan’ın (https://haberajandanet.com) verdiği bilgiye göre, 1923 yılında İstanbul’da doğan Müzehher’in annesi İclal Hanım ve babası tüccar Rifat Efendi’dir. İlk derslerini ud çalan babasından almıştır. 1943 yılında Ankara Radyosu tarafından açılan bir imtihanı kazanarak radyoda çalışmaya başlamıştır. Radyoda Mesut Cemil, Fahri Kopuz, Ruşen Kam, Veli Kanık ve Nuri Halil Poyraz’dan usul, makam ve aruz dersleri almıştır.

Ekrem Güyer, 1944 yılında tanıştığı Müzehher Özerinç ile arkadaş olur ve sonrasında arkadaşlıkları aşka dönüşür, aşkları da evlilikle taçlanır. 1946 yılında da tek çocukları olan Metin doğar.     

Ekrem Güyer, eşi Müzehher Güyer ile birlikte sadece 10 yıl süren evlilik hayatında mûsikî icrâları devam ederken beste çalışmalarına da başlamıştır. Ekrem Bey, çok kısa süren bestecilik hayâtı boyunca günümüzde de çok sevilen 36 eser bestelemiştir. Salih Bora’ya göre neoklasik üslupla bestelediği bazı eserlerde Hacı Arif Bey ile Hacı Faik Beyin etkisi, diğer şarkılarında ise Muzaffer İlkar’ın etkisi hissedilir. Nihâvend makâmındaki “Ayrılmak ne kadar zor unutulmak çok acı”, Hicâz makâmındaki “Hançer-i aşkınla ey yâr” ve Kürdilihicazkar makâmındaki “Yollarda kalan gözlere yaşlar doluyor” şarkıları çok meşhurdur.

Ekrem Güyer, Müzehher Hanım’a duyduğu büyük aşkını Nihavend bir şarkı ile anlatır:

“Unutturamaz seni hiçbir şey, unutulsam da ben.

Her yerde sen, her şeyde sen, bilmem ki nasıl söylesem,

Bir sisli hazan kesilir ruhum eğer görmesem,

Neşemde sen, hüznümde sen, bilmem ki nasıl söylesem?”

Bu şarkı o kadar beğenilir ki yıllar yılı gazinolarda ve radyolarda sürekli icrâ edilir ve pek çok sanatçı tarafından plağa okunur, yıllarca dillerden düşmez; hâlâ da öyledir.

1954 yılına gelindiğinde Ekrem Bey aniden rahatsızlanır ve Ankara Numune Hastanesi’nin acil servisinde tedavi altına alınır. Üç gün süren tedaviye rağmen mide kanaması devam eder ve 19 Şubat 1954 tarihinde daha 33 yaşındayken, arkasında uğruna besteler yaptığı Müzehher Hanımla 8 yaşındaki oğlu Metin’i bırakarak vefat eder.

Müzehher Hanım için zor günler başlar; bir yandan oğlunu yetiştirmeye çalışır, diğer taraftan radyodaki mesleğine devam eder. Ama nasıl? Herhalde sadece yaşayan bilir!

Müzehher Güyer, çok fazla olmamakla beraber çok kıymetli ve unutulmaz besteler yapmıştır. Bunlardan en ünlüsü, “Baharım, ilk aşkım, son ümidimdin benim” diye başlayan Hicaz makamındaki şarkıdır. Ayrıca birçok güftesi başka bestekârlar tarafından bestelenmiştir. Ali Erköse’nin Hüzzam makamında bestelediği “Ümitsiz bir bekleyiş hasreti var içimde” şarkısının ve “Viran olan kalbimde sevgilimi özlerim” diye başlayan Muhayyer-Kürdî şarkının güfteleri de Müzehher Hanım’a aittir.

Ankara Radyosu’ndaki program günlerinin birinde meslektaşı ve bestekâr Şekip Ayhan Özışık’la sohbet ederken elindeki kâğıdı takdim eder. Kâğıtta, sadece 10 yıl beraber olabildiği yegâne aşkı Ekrem Bey için yazdığı güfte vardır.

Ekrem Beyin “unutturamaz seni hiçbir şey, unutulsam da ben” diyerek ortaya koyduğu tereddüte, Müzehher Hanım vefa ve sadâkatin âdeta zirvesi bir güfteyle cevap vererek “unutmadığını, unutmayacağını” dile getirmektedir.

“Unutmadım seni ben unutmadım, her zaman kalbimdesin,

Aylar, yıllar geçti, söyle söyle sen nerdesin?

Anlaşıldı, sen geri dönülmeyen yerdesin,

Unutmadım, unutamadım seni ben, her zaman bendesin”

 

Şekip Ayhan Özışık, bu güfteyi çok beğenir ve Karcığar makâmında besteler. Bu eser de çok beğenilir, radyolarda ve gazinolarda icra edilir, plaklara okunur; hâlâ da icrâ edilmektedir. Böylece yarım kalan bir aşk daha güftelere ve bestelere konu olarak gelecek nesillere darb-ı mesel olur.

Bu arada oğlu Metin Güyer (1946-2019) de annesi-babası gibi radyo sanatçısı olur. Müzehher Hanım, radyodan emekli olduktan sonra Ankara’da yaşamaya devam eder. Ekrem Beysiz geçen 44 yıldan sonra 4 Nisan 1998 tarihinde vefat edince büyük aşkı Ekrem Güyer gibi Ankara Cebeci Asrî Mezarlığı’nda ebedî âleme uğurlanır. Mekânları cennet ola inşallah.

Müzehher Hanım, Ekrem Bey! Eski zaman âşıkları! Türk Mûsikîsine gönül verenler sizleri hiç unutmadı; eserleriniz hâlâ çalınıp söyleniyor. Rikkat sahibi gönüller var oldukça da asla unutulmayacaksınız.

                                                                                                    Mesut BİLGİNER

Bu haber toplam 521 defa okunmuştur
  • Yorumlar 2
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim