İslam'da Allah (c.c.) kendisini tanımlarken hususi mefhumlar kullanır. Bunlardan biri de zaman mefhumudur. Allah (c.c.) kendisini tanımlarken zaman mefhumuna kasem eder. “Asr'a, Duha'ya, gece ve gündüze yemin olsun” tarzındaki ifadeler bunun birer örneğidir. Allah’ın (c.c.) zaman mefhumlarına kasem etmesi mühim bir meseledir. Zaman, bu açıdan bakıldığında kutsal olana ait olup, kayıtsız kalınacak ve sırt çevrilecek bir mesele değil; Müslümanların tefekkür edecekleri bir mesele haline gelir.
Her mevcut gibi zaman mefhumu da Allah (c.c.) tarafından yaratılmış bir mefhumdur. Dolayısı ile zaman da bir mahluktur ve hareket üzeredir. Zaman mefhumu her ne kadar yaratılmış olan bir mefhum da olsa, insan her yaratılanın özüne vakıf olamadığı için zamanın da bir bütün olarak tümüne vakıf olamaz. Bu minvalde bizlerin zaman mefhumundan evvel, Allah'ın (c.c.) belirleyerek bizlere bildirdiği zaman dilimi olan 'vakit' üzerine eğilmemiz gerekir. Zaman bizce malum olan vakitlerin ve bizce malum olmayan, ancak Allah tarafından yaratılan ve malum olunan vakitlerin cem'idir. Bu hususiyetle her insanın sırrına eremeyeceği bir mefhumdur. Bizler yeni doğmuş çocuğa bulgur pilavı yedirilmez düsturu gereği hareket etmeli ve öncelikle 'vakit' mefhumunu yerince kavramalıyız. Bu açıdan değerli hocamız Ömer Tuğrul İnançer'in son kitabı 'Mübârek Vakitler'i derinlemesine okumak bizlerin bu kavrayışını kolaylatacaktır.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/17533/mubarek-vakitleri-nasil-degerlendirmeli.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.