İçinde bulunduğumuz haram ay dolayısıyla, biraz da aşure geleneğine dair bir şeyler okumak bahanesiyle kütüphanemi karıştırırken Türk Edebiyatı dergisinin “Muharrem” dosyası yaptığı 2008 Ocak (411.) sayısına tekrar göz atma fırsatım oldu. Bu dosyada Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun bir makalesini de gündeme getirmişler. “Eski Muharremlerde Mersiye ve Aşure” başlığını taşıyan bu yazıdan öğrendiğimize göre Muharrem’in onundan Safer’in onuna kadar kırk gün müddetle dergahlarda mersiyeler okunur, tantanasız olarak ve hazin bir şekilde ayin-i şerifler icra edildikten sonra hazırlanan aşureler evvela ihvan, civardaki komşular, ziyaretçiler, misafirler ve fukara olmak üzere herkese dağıtılırmış.
Tekkenin merkezi rolü
Gelenekselleşen bir başka unsur ise bu meclislerin ilkinin Muharrem’in onuncu günü bütün İstanbul şeyhleri ve usta zakirbaşıların iştirakiyle Kocamustafapaşa’daki Sümbüli hankahında vuku bulması. Bunun sebebi elbette Sümbül Efendi Tekkesi’nin merkez tekke olması. Tekkenin bu özelliği, İstanbul’un fethinden sonra resmi faaliyetini bizzat padişahın fermanıyla elde etmesinden dolayıdır. Bu tekkenin merkezi rolü, İstanbul’daki tasavvuf mekteplerinin, ulema ve meşayihin burada dini ve sosyal meselelere dair istişare meclisleri kurmaları, aldıkları kararları yine burada toplanarak ilan etmelerinde temerküz eder diyebiliriz. Hem “Merkez Tekke” ismi hem de aşurenin buradan başlayarak evvela asitanelerde sırasıyla kaynatılması saygı ve kıdem itibariyledir.
Yazının devamı için:http://www.dunyabizim.com/Manset/18445/muharrem-asi-icin-ocagi-uyandiracaklar.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.