• İstanbul 13 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 10 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 18 °C
  • Trabzon 14 °C
  • Gaziantep 17 °C
  • Bolu 12 °C
  • Bursa 12 °C

Mustafa Aydoğan’la ‘Yüzdeki Leke’ üzerine

Mustafa Aydoğan’la ‘Yüzdeki Leke’ üzerine

Yunus Nadir Eraslan: Yüzdeki Leke yayımlanalı tam üç yıl oldu. Edebiyat dünyamızda şair kimliğinizle tanınıyorsunuz. Ancak Ocak 2014’te şiir, edebiyat ve sanat üzerine denemeler ve söyleşi yazılarınızı topladığınız Yazma Sevinci’ni yayımladınız sonra peşinden Yüzdeki Leke geldi. Önceden kararlaştırdığımız üzere söyleşimizi Yüzdeki Leke üzerine yapacağız.

Öncelikle söyleşiye kitaba ait bir tespitimi zikrederek başlamak istiyorum: Eserin üslubu deneme türündeki o bencil ve keskin üslubun dışında sohbet sıcaklığında samimi bir havada ilerliyor. Düşünceyi örten unsurlardan sıyrılmış bir yazılar bütünü diyebilirim. Eserin türünü “düşünce” olarak belirlemenizin sebebini yukarda bahsettiğim nedenlere bağladım biraz da; bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Mustafa Aydoğan: Yüzdeki Leke’nin kitaplarım içinde özel bir yeri vardır benim için. Bu “özel yer”i belki tam olarak ifade edemeyebilirim. Herkesin bir düşünme yöntemi ya da üslubu vardır ya, işte benimki de Yüzdeki Leke’de yer alan yazılarla bir şahsiyet bulmuş oldu. Felsefi bakışı seviyorum. Bir felsefeci değilim, felsefe eğitimi de almadım ama felsefi bakışı az çok tanırım, bilirim. Hadiselere ve nesnelere yeniden yorumlar getirmek istedim, kavramları deşmeye veya minik ama yeni kavramlaştırmalar yapmaya çalıştım. Zihnimin ve kalbimin, olaylar ve olgular karşısındaki ürpertilerini bir deneme yazarının esprisiyle değil de, bir düşünce adamının dikkatiyle yakalamaya ve ifade etmeye çalıştım. Böyle olduğunu sanıyorum. Kitabın türüne “düşünce” demeyi tercih etmemin nedeni belki de budur. “Deneme” de denebilirdi elbette ama “düşünce” demeyi daha uygun buldum

Sonra eserde 2011’de yayımlanmış – ya da yazılmış mı diyeyim – toplam on dört yazıya yer vermişsiniz. Bu yazıların çoğu tema ve konu bağlamında birbirini bütünleyen yazılar aynı zamanda. 2011 senesinin sizin için özel bir anlamı var mı düşünme ve okuma yoğunluğu açısından?

Dikkatiniz için teşekkür ederim.
Yazıların sonuna tarihler koyarken sürecin de görülmesini istemiştim. Bunun nedeni, yazılar arasında benim fark ettiğim küçük bütünlük sorunları vardı. Bu sorunları fark edecek okurlara açıklama yapmak yerine tarihler vererek dipnot düşmek istedim.

Devamı: http://dergibi.com/2018/01/mustafa-aydoganla-yuzdeki-leke-uzerine/

Bu haber toplam 1106 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim