İsrail Yahudi IŞİD devletidir. IŞİD bir dinden ve din anlayışından ziyade bir karakter ve mizaç meselesidir. IŞİD şeytanın sağdan yaklaşmasıdır. Şeytan soldan da yaklaşır. Kimi laik kafalar IŞİD meselesini sadece İslami kesimlere hasrediyorlar. Zira gönülleri öyle istiyor. Bu bir karakter veya medeniyet veya coğrafya sendromudur. Dinle değil karakterle yakından alakalıdır. Karakterlerin din kisvesine bürünmesidir. Dolayısıyla dini yorumlamada karakterin etkisi olmaktadır. Laiklikte böyledir. Köktenci laiklik var. Tabir caizse evcil ve dinle bir yere kadar barışık laiklik de var. Bunu bir benzetme veya örnekle izah etmeye çalışalım. Peygamberimiz (Müslim´in îbni Mes´ud´dan rivayetiyle) şöyle buyurmaktadır: “Sizlerden hiçbiriniz müstesna olmamak üzere, her birinizin hem bir şeytanı, hem de kendisinden ayrılmayan bir şeytanı vardır” buyurdu. Bunun üzerine ashab: “Ey ALLAH´ın elçisi, buna sen de dâhil misin?” dediler. Peygamberimiz de verdiği cevapta: “Evet, fakat yüce ALLAH bana yardım etti de benim şeytanım Müslüman oldu, artık bana sadece hayır ve iyilikle emreder” buyurdu.
IŞİD’leşme temayülü ile ilgili Afganistan’dan iki zıt örnek aktaralım. Mustafa Kemal’in hayran ve meftunlarından Emanullah Han Afganistan’da Türkiye’dekine benzer kıyafet devrimleri uygulamak istemektedir. İnkılaplara kafadardır. Reformları berberden başlatır. Esasında modernizmin berberlerle bir alâkası vardır. Sözgelimi Japonya’da batılılaşma veya modernleşme berber dükkânından başlamıştır. Keza Deli Petro reformlarını berber dükkânından ve tıraştan başlatmıştır
*
Mustafa Kemal de modernizasyonu kılık kıyafetten başlatmıştır. Afgan Kralı Emanullah Han da Mustafa Kemal’e özeniyor ve Lu-i Jirgayı (Büyük Kabile Meclisi) topluyor ve toplantı salonunda da berberleri hazır ediyor. Sonuçta kabile şefleri berberlerin eliyle cascavlak kalıyor. Üzerlerine de Frenk urbaları serpiştiriliyor. Bu IŞİD’in laik kolu aynı zamanda kendisinden 60–70 yıl sonra çıkacak Taliban ocağı olan Diyobend ekolünü de yasaklıyor. Zıt benzerini yasaklıyor. Emanullah Han sakalı yasaklarken onun ifrat basamağı veya öteki yüzü olan Taliban ise sakalı kesmeyi yasaklıyor. Birinde kazımak diğerinde bırakmak yasak. Güler misiniz ağlar mısınız? Araplar belanın şiddetlisi insanı güldürendir derler. Bunun hiç ortası yok mu? Emanullah Han bu densizliğini tacını ve tahtını kaybederek ödüyor. Ahmaklığın devası yoktur. IŞİD’ın laiklik cihetinden gelen uygulamaları kabile şeflerini kızdırıyor ve kazan kaldırıyorlar. Emanullah Han tepetaklak oluyor. Adam o coğrafyanın adamı ama konjonktürün farkında değil. O perişanlıkla soluğu Türkiye’de alıyor lakin Mustafa Kemal’den de yüz bulamıyor. Bir çuval inciri berbat etmiştir. Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz. Ankara’dan aldığı mesaj bu olmalıdır. Kopyacı yüzüstü kalmıştır.
*
İslami ve laik kesimlerde de IŞİD’leşme temayülü olduğu gibi ortasını bulma temayülü de vardır. Bunu en güzel anlatanlardan birisi Mısırlı merhum Abdulvehhab Mesiri idi. IŞİD’ci laiklerden birisi Emanullah Han idi. Suudi Arabistan bugün hem laik hem de dindar IŞİD türleriyle kaynamaktadır. IŞİD hangisi olursa olsun; zehirli bir türdür. Son sıralarda IŞİD ele geçirdiği rehine Batılı ve çifte pasaportlu bazı gazetecileri infaz ediyor. Yaptığını onaylamıyoruz ama kurbanlarının mesajlarını da anlıyoruz. Onlar sadece İslami kisvedeki IŞİD’in değil aynı zamanda IŞİD’in İsrail kolu ve Batı kolunun da kurbanlarıdır. Sözgelimi Netanyahu üç yerleşimci genç için Bush’un 11 Eylül’de yaptığını yaptı. Gazze’ye harp ilan etti. Kalmadı şimdi Batı Şeria’dan 4 bin dönüm toprağı da yerleşimcilere iskâna açıyor. Müsadere ediyor. İşgalden sonra bir de gasp ediyor. Yine Batılılar kem küm. Filistinli insan hakları aktivistlerinden Salah El Havace Temmuz saldırılarında (2014) İsrail’in 17 gazeteciyi taammüden, kasten öldürdüğünü ve infaz ettiğini ifade ediyor. 2’ye karşı 17! Kimse de bu yüzden İsrail’i savaş açmayı düşünmüyor! IŞİD ise İsrail’in itiraf ve duygu sömürüsü amacıyla ikrar ettiği gibi birisi İsrail vatandaşı olan iki gazeteciyi infaz ediyor. Tek kusuru bunu İsrail kadar ince ayarlı ve sofistike yapamamasıdır. Batı, ‘İslami IŞİD’e aman vermezken Fehmi Huveydi’nin ifadesiyle İsrail IŞİD’ine prim veriyor. Hâlbuki IŞİD’leşme bir dindarlık göstergesi değil bir karakter meselesidir. Bunun hem İslami hem de laik ortamda ortası vardır. Peygamberimiz bu gerçeği şöyle açıklar: “İnsanlar madenler gibidir. Cahiliyette hayırlınız İslam’da da hayırlınızdır. Fehmetmek kaydıyla.” Bu ‘fehmetmek kaydıyla (iza sakifu ev sükifu)’ ifadesi ‘işlenirse’ anlamındadır. Yani bir cevher işlenirse parlar. Kıymet bulur. Yoksa potansiyel olarak kalır. Buradan şuraya gelmek mümkündür: Dindar (hangi dinden olursa olsun, son dönemde Yahudi, Budist, Hıristiyan ve Hindu gibi) ya da laik; IŞİD karakteri işlenmez veya işlenmemiş madenlerden oluşmaktadır. Sufilerin tabiriyle ham ervah!
05.09.2014 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.