Mısır’daki Sisi darbesinden sonra İhvan düşmanlığı bulaşıcı hale geldi. Mısır’dan sonra BAE ve Suudi Arabistan’ın da hareketi yasaklaması ve hatta terörist muamelesi yapması dünyada da yankı buluyor. İsrail Parlamentosu Knesset’te Yahudi asıllı olduğunu iftiharla ilan eden İngiltere Başbakanı David Cameron yasakla yakından ilgileniyor. İngiltere’nin Riyad Büyükelçisi Sir John Jenkins bu salgını kaptıktan sonra üstlerine de telkin etmiş. Şimdi İngiltere Müslüman Kardeşleri yasaklamayı etüt ediyor. Demek ki Müslüman Kardeşler düşmanlığı bulaşıcı. Hal böyle iken Mısır’da Sisi taraftarları ve ulusalcılar BBC’yi Müslüman Kardeşler yanlısı olmakla suçluyorlar. Güler misin ağlar mısın diye buna derler herhalde. Araplar da bu mealde ‘şerrü’l beliyyeti ma yüdhike’ derler. Yani belanın katmerlisi insanı tebessüme sevk eden ve güldürendir. Daha önce de aktif olarak Sisi darbesine destek veren Obama Müslüman Kardeşler yanlısı olarak ilan edilmiş ve aynı çevrelerce Kenya’daki biraderinin de Müslüman Kardeşlerin Afrika sorumlusu olduğu ilan edilmişti. Sakın şaka yaptığımız zannedilmesin. Mısırlıların dilinin kemiği yoktur ve ağzına geleni söylerler. Bu iddia Vefd gazetesi tarafından dile getirilmişti. Mısır’da yayınlanan Yedinci Gün (Yevm es Sabi) Yazı İşleri Müdürü Adil Senhuri, BBC’nin Müslüman Kardeşler bağlısı ve yanlısı olduğunu ve Mısır’daki faaliyetlerini de desteklediğini ileri sürmüştür. Bunlar Nasır’dan beri devam eden iftira ve yalan sağanağının son faslı. Maalesef bu meşrepte ve kırattaki Mısırlılar sistematik bir biçimde sunturlu yalanlar atmaya alışkındırlar.
*
Adil Senhuri 1923 yılından beri yayın hayatında olan BBC’nin Mısır olaylarında oturaklı durumunu ve dengesini muhafaza edemediğini aksine kaybettiğini ve Süveyş Kanalı’ndan kovulmasını ve imparatorluk güneşinin batmasında Mısır’ın rolünü unutamadığını ileri sürmüştür.
BBC’nin eski elemanının da Mısır’da Müslüman Kardeşlerle birlikte terör suçlamasıyla yargılanması tesadüf değil. Mısır’daki askeri cunta çıldırmış durumda ve önüne geleni terörle suçluyor. Adeta Bush’un 11 Eylül kampanyasının Mısır’a gecikmeli yansıması gibi. Askeri cunta başlattığı cadı avında yeni kurbanlar arıyor. 11 Eylül rejimi yerel düzeyde ve yerel araçlarla devam ediyor. Peter Greste eski bir BBC çalışanı ve şimdi El Cezire’nin İngilizce kısmında çalışıyor. 45 yaşında ve Avustralyalı. Üç gazeteci arkadaşı ve diğer 17 kişi ile birlikte Müslüman Kardeşlere yardım ve yataklık etme ithamı yani terör suçu işlemekle suçlanıyorlar. Böylece doğrudan BBC’yi yargılayamasalar bile eski bir BBC çalışanını yargılayarak kendilerine göre BBC’ye de gözdağı vermiş oluyorlar. Buna cunta uyanıklığı ve kaypaklığı da denebilir. Avustralyalı televizyoncu bu suçlamaların temelsiz ve yersiz olduğunu ifade etmiştir. El Cezire’nin İngilizce Kanalı Büro Şefi Muhammed Fehmi de hem Kanada hem de Mısır vatandaşı. Çifte pasaport taşıyor. Müslüman Kardeşlere yardım etmekle ve onlarla bağlantılı olmakla suçlanıyor. O ise kendisini şöyle savunuyor: Liberal dünya görüşüne sahibim ve alkol alıyorum ve ömrümün mühim bir kısmı dışarıda geçti. Bu suçlamalar yersiz. Günahsız ve suçsuzum.































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.