Gazze meselesi karşısında Arap dünyasına iki refleks göstermiştir. Arap dünyasına isabet eden iki sendrom ve arazdan bahsedebiliriz. Bunlardan birisi Siyonistleşme eğilimidir. İsrail’in Gazze’ye saldırısıyla birlikte Arap dünyasını saran Likudnik dalga veya Siyonist eğilim ortaya çıktı ve iyice göze geldi. Bu eğilimle alâkalı olarak Arap basınında yeterli bir literatür oluştu. Sözgelimi, Cezayir’de yayınlanan eş Şuruk gazetesinin 6 Ağustos tarihli (2014) manşetini şu başlık belirliyordu: İntasarat Gazze ve inhezeme’l Arab. Gazze kazandı, Araplar kaybetti! Araplar neden kaybetti? Yanlış tarafta durdukları için. Burada mühim bir denklemden bahsediliyor. Dünyanın en dar şeritlerinden birisi olan ve kilometre başına en yoğun dünya nüfusunu barındıran Gazze nasıl oluyor da bütün Arap ülkelerine bedel askeri güç barındıran İsrail’i Gazze’de geriletiyor. Hatta bütün Araplar İsrail’le birlikte hezimete uğruyorlar. Bunun sırrı nedir? Bunun nedenini temsil ettikleri şeye bakmakla tahlil ve analiz edebiliriz. Bugün Arap dünyasında IŞİD için Harici eksen tabiri kullanılırken buna mukabil bir de Şii eksenle birlikte Siyonistleşmiş (mütesayhın ve mütehevvid) bir siyasi mutant Arap kuşağından söz edilmektedir.
Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarını ve Muhammed Mursi’yi deviren yeni Mısır cuntası yanı başında ne Libya ne de Gazze’de kendisine göre siyasal İslamcıları ve onların kolluk kuvvetlerini görmek istemiyor. Bu nedenle de İsrail ile birlikte Gazze’yi baskılamak istedi. El Cezire’den Ahmet Mansur ile ‘Bila Hudut/Sınırsız’ programında konuşan İngiliz Barones Jennifer Louise Tonge bunu Mısır’daki yeni rejimin nerede olursa olsun İhvan düşmanlığına bağlıyor. Düşmanlık gözlerini kör etmiş bulunuyor. Barones Jennifer Louise Tonge, Sisi ve askeri cuntanın ideolojik olarak Müslüman Kardeşler’e antipati duyduğunu ve hasım olduğunu ve bu nedenle asla onları Gazze’de iktidarda veya iktidarın bir parçası olarak görmek istemediğini ifade etmiştir.
***
Bu tarafsız tanıklıklara rağmen Suud basını gerçeği ters yüz ederek Hamas’ın ateşkes sürecinde Mısır rejimine karşı düşmanca bir eğilim içinde olduğunu ve onu aşağılamaya ve karalamaya çalıştığını yazmaktadır. Elbette dürbünün tersinden baktığınızda durum böyle görünecektir.
Araplara arız olan birinci sendrom Siyonistleşme iken ikinci sendrom ise Endülüsleşme sendromudur. Ya da Arap dünyası bugün ikinci bir mulük-ü tavaif yani derebeyler ve bölük kralları dönemi ile tanışmaktadır. Bu sendromun en bariz vasıflarından birisi kendi içlerinde bölük pörçük oldukları gibi iç kavgalarında dışarıdan veya Hıristiyan krallardan yardım istemeleri ve almalarıdır. Bugün de Gazze’de aynısı tekrarlanmıştır. İsrail ılımlı Arap kampı denilen kamp adına Hamas’ı Gazze’den sökmeye çalışmıştır. Bilvekale Araplar adına saldırıda bulunmuştur. Bu misyon işlevsiz kalınca ılımlı Arap kampı şapa oturmuştur. El Cezire’de yayınlanan Washington’dan başlıklı programda sunucu Muhammed Alemi Arap liderlerinin son Gazze saldırısı sırasında tam da iç kavgalarında gayri Müslimlerden yardım alan Endülüs krallarına veya mülük-ü tevaifine özendiklerini ifade etmiştir (http://www.aljazeera.net/programs/fromwashington/2014/8/3/).
***
Gazze’nin İslam dünyasına gösterdiği gerçek, iki sendromun veya siyasi ve sosyal hastalığın açığa çıkması olmuştur. Bunlardan birisi Siyonistleşme diğeri de Endülüsleşme eğilimidir. Buna mukabil Gazze kahramanca direnerek hastalığa karşı afiyetin ve sağlıklı bünyenin vasfını ve reçetesini ortaya koymuştur. Demek ki ümmet Gazze gibi direndiğinde dirilecektir. Ya da Siyonistleşerek veya Endülüsleşerek yok olacaktır.
09.08.2014 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.