“Nasıl bilirdiniz?” sorusunu “İyi bilirdik.” diye cevaplıyor. Tabuta omuz veriyor. Hatta hızını alamayıp mezara indiriyor. Geride kalanların hâlini hatırını sorup dil ucuyla olsa da “Bir ihtiyacınız olursa…” diyor. “Rahmetli” diye başlayan cümlelerle yâd etmekten geri kalmıyor. Aynı durum, komşu veya başka tanıdıklar için de geçerli.
Köylü-şehirli, zengin-fakir, az inanan-çok inanan, az tahsilli-çok tahsilli, makamlı-makamsız fark etmiyor; genel durum bundan ibaret. İstisnaları var mıdır? Ebette vardır.
Hayatta iken hâlini hatırını sormadığımız, derdine çare olmadığımız, gönlümüze sığdıramadığımız, varlığını hissetmediğimiz, hissetsek de yok saydığımız veya incittiğimiz kimseleri -ne hikmetse- ölümlerinden sonra yere göğe sığdıramıyoruz. Yaptığımız övgüler say say bitmiyor: Badem gözlüydü, sırma saçlıydı, inci dişliydi, hoş gülüşlüydü…
Halk arasında bu böyledir de diğer mahallelerde nasıldır?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.