• İstanbul 20 °C
  • Ankara 15 °C

Şairler Geçidi: Sadık Koç ile Konuştuk

Şairler Geçidi: Sadık Koç ile Konuştuk
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Kul, mümin, Yeşil Deniz dizisinin Süleyman'ı, baba, yazar, çok şükür ki nasıl bir ruh hali olduğunu unutacak kadar sıkıntıdan uzak

Şiir yazma biçiminizi anlatır mısınız? Şiirin mutfağı sizde nasıldır?

Şiir yazmadan, okumadan geçen zamanlarım oldu muhakkak. Böyle olmakla birlikte okuma deneyimi anlamında şiirin hayatımın her gününde olmasına dikkat ederim. Şiir okumadan geçen zamanlarda şiir yazamıyor olmamla da ilgili elbette bu durum. Şiir okuyorsam ve bu arada haksızlığa uğramış ya da en azından uğradığımı düşünmüşsem, hak etmediğim bir kederi, üzgünlüğü yaşamak durumunda bırakılmışsam bu duyguyu en yoğun şekilde yaşadığım bir anda bir şey beni şiir yazmaya çeker. Beni yazmaya çeken/iten duygu kaybolana kadar şiirin kabasını çıkarmış olurum. Birkaç gün çalışırım üstünde. Dergiye gönderme kanaatinin oluşması anlamında son noktayı koyduğumda bir zaman bekletirim. Bunu artık göndereyim dediğimde tekrar okurum. Bir şey fark edersem müdahale eder, her şeyin yerinde olduğu kanaati oluşursa dergiye gönderirim.

Günümüz şiirlerinin sorunları nelerdir? Çözüm ne olabilir? Şiirimizin bugünkü durumu hakkında neler dersiniz?

Bu soruya cevap verebilmek için "nasıl olursa şiir sorunsuz olur" sorusuna cevap vermeliyiz belki de önce. Tabi bu anlamda benim bir "sorunsuz şiir" tanımım var. "Sorunsuz" derken mükemmel ya da kusursuz şiiri kastetmediğimi belirtmek isterim. İnsan işi mükemmel ya da kusursuz olmaz kanımca çünkü. "Sorunsuz şiir" tarifimize gelirsek şunları söyleyebiliriz: Bir şey söyleyecek her şeyden önce şiir. Söylenmeye değer bir şeyi yani. Bunu da bizimle ortaklaştırmayı başaracak. Kendinde başlayıp kendinde biten bir şey olmamalı şiirin söylediği. Başladığı yerden bize doğru akmalı, bizdeki şiir birikimi ve somut, tecrübi yaşantıyla buluşmalı. Günlük dili kendi gerçekliğine göre kullanmayı bilmeli. Şairin sözünü ettiği şeyleri kelimelerin duyurduğu kadarıyla yaşadığına, hissettiğine inandırmalı bizi. Somutlaştırmak için örnek de verebilirim. Sebeb-i Telif ya da Şiir Versus'un ilk iki sayısındaki İsmail Kılıçarslan şiirleri mesela. İnandırıcılığını, sahiciliğini farklı zamanlardaki okuma deneyiminin her anında koruyan şiirler bunlar. Bir de ilk defa gördüğümüz harika bir manzaranın etkisini uyandırmalı bizde şiir. Şöyle toparlayabiliriz sanırım: Kayda değer bir şeyi, bizimle ortaklaştırarak, günlük dil gerçekliğini ıskalamadan, inandırıcılığından kaybetmeden ve yenilik hissi uyandıracak şekilde söyleyen şiir "sorunsuz şiir"dir. Günümüz şiirinin sorunları bunları yakalayamamak bana kalırsa. Yakalayabilenle karşılaştığımızda onu tanıyoruz.

Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/sairler-gecidi-sadik-koc-ile-konustuk-k4815.html

Bu haber toplam 276 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim