Geçenlerde gazetelerde çıktı, bilmem gördünüz mü? Giresun’un Keşap ilçesinde 3 kardeş arasındaki arazi anlaşmazlığı cinayete yol açtı. Abileri anlaşmazlık yüzünden iki kız kardeşini tabanca ile kafalarına ateş edere öldürdü. Anlaşmazlık fındık bahçesinin paylaşılması sebebiyle imiş. Kız kardeşler 5 yıl önce abilerine karşı tapu iptal davası açmışlar ve davayı kazanmışlar. Buna sinirlenen abileri iki öz bacısını fındık bahçesinde fındık toplarken öldürmüş.
İşin ilginci bu kardeşlerin yaşları. Katil abi tam 79 yaşındaydı. Kız kardeşler ise 74 ve 69 yaşlarında.
Türkiye’de insanların ortalama ömrünü düşünürsek beklenenden fazla yaşamış oldukları bile söylenebilir. Ancak dünya hırsı o kadar canlı ve o kadar güçlü ki birbirlerinin canını almaya kadar vardırmışlar.
* * *
Bundan birkaç sene evvel İstanbul’daki büyük camilerden birinin imamı eşiyle birlikte muayeneye gelmişti. Hocamız karısına çok kızıyor ve öfkesini yüzüne karşı söylüyordu. Kızgınlığının sebebi ise eşinin babasından kalan ve kendisine düşen mirasın bir kısmını yoksul olan diğer kardeşine devretmesiydi. Hoca bunun yanlış olduğunu yüksek sesle ifade ediyordu.
Burada da ilginç olan hocanın kanser hastası olup yüzünün toprak rengini almış görünümünden ömrünün son zamanlarını yaşamakta olduğunun belli olmasıydı. Kendisi de ölümcül kanser olduğunu ve son aylarını yaşadığını biliyordu. Zaten birkaç ay sonra vefat ettiğini işittim.
O halde bile dünya sevgisi ve tutkusu bu dostumuzun bünyesini ikinci bir kanser hastalığı sarmıştı ne yazık ki…
* * *
Geçenlerde 80 yaş civarında olan tanınmış bir iş adamının televizyonda konuşurken söylediklerine kulak kesildim. Yeni projelerinin olduğunu, 3-4 yıl sürecek bir konut sitesi yapacağını anlatıyordu. Aslında serveti yüz yıl yaşasa bile onu ihya edecek büyüklükte idi. Ancak bu iş adamımız sanki ölmeyecek, dünyaya direk çakacaktı.
Bir bakıyorsunuz 70 yaşındaki politikacı yıllar sürecek bir makama talip olabiliyor.
İnsanoğlunu anlamak gerçekten zor. Ölüm bizi bekliyor. Ölüm kaçınılmaz. Ama biz sanki hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz, uzun vadeli hedeflerimiz var ve bu hedefler de bir türlü bitmiyor.
Halbuki öleceğimizi hep aklımızda tutsak, hiç unutmasak inanın insanlara karşı daha hoşgörülü, daha merhametli oluruz. Başkalarına yardımımız, ilgimiz, muhtaç olana empatimiz artar.
Ölüm bugünün insanı tarafından bir düşman, bir felâket gibi algılanıyor. Aksine ölüm bir dosttur ve bize, duygu dünyamıza o kadar önemli katkılarda bulunur ki saymakla bitmez. Bizi daha mutlu, daha huzurlu yapacağından emin olalım.
Lütfen ölümü unutmayalım, öleceğimizi bir an bile olsa aklımızdan çıkarmayalım.
05.09.2014 Milat































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.