Kısa bir süre önce, bir TV kanalında, gazeteci yazar bir hanımefendi, Müslüman bir toplumda sorgulama yeteneğinin gelişmesini beklemenin nâfile olduğunu; çünkü İslâmiyet'in bireyi değil, cemaati hedef aldığını ifâde etti. Bu ifâde siyâsal bir tartışmayı doğurdu. Ben buna girecek değilim. Olayın beni ilgilendiren tarafı, entelektüel târih hakkında düşünmeyi kışkırtmasıdır. Doğrusu, bahse konu olan hanımefendinin ifâdesi bana, entelektüel târihin gidişâtı hakkında önemli bir ipucu olarak gözüktü.
Entelektüelin, modern dünyânın ürünü olduğunu biliyoruz. Anlambilimsel(semantik) olarak entelektüel, kendisini zihin işlerine adamış kişileri tanımlamaktadır. Zihin faaliyetlerinde bulunmak hayli eski bir faaliyettir. Fark, modern dünyânın, bu işleri özel bir ayrışmanın ve giderek ayrıcalığın konusu hâline getirmiş olmasıdır. Neden böyle oldu? Önce buna bir bakalım.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/SuleymanSeyfiOgun/entelektuel-h%C3%A2ller-1/55285































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.