Türkiye'de orta sınıfların entelektüel kültürel ve meslekî târihi devlet ile şöyle ya da böyle kesişmektedir. Sınıf ile devlet arasındaki ilişki, Şerif Mardin'in yıllar önceki tespiti îtibârıyla bir 'baba-oğul' ilişkisidir. Bu hikâyenin epizodları; 'yetiştirme', 'sâhiplenme' 'evden kovma', 'eve kabul etme', 'şiddet' ve ' şefkât gösterme', 'suçlama' ve 'bağışlama' gibi son derecede inişli çıkışlı, dramatik epizodlardır. Bütün bunlar, örneğine başka yerlerde rastlamanın güç olduğu sinik bir orta sınıf kültür târihine işâret etmektedir.
Türk orta sınıfının, istenmeyen Osmanlı kültürel tortularından arındırılmak suretiyle homojenleşmesini +5 ile –5 sapmasıyla 1940 doğumlu kuşaklarda somutlaştığını düşünüyorum. Bu somutlaşma aynı zamanda orta sınıfın nasıl lümpenleştiğini de görmemizi sağlayacaktır. 1940'lı Türk burjuvaların kültürel dünyâsının sığlığını anlamak için Türk Hümanizmi kıymetli bir anahtardır. Orhan Burian, Cevat Şâkir, Vedat Günyol, Suat Sinanoğlu, Azrâ Erhat gibi öncü isimlerin başını çektiği ve Yeni Ufuklar Dergisi okurluğunda bu topluluk, kentli orta sınıfın kültürel sınırlarını koyar. Estetize edilmiş kokteyl bir paganlık, bilimci önyargılarla donanmış Türk orta sınıfının metafizik boşluğunu doldurur. Şaman Türk geçmişi târihi ve yaşayan unsurlarıyla birlikte Anadolu Grekliğinin mitolojik birikimi tuhaf bir şekilde bir araya getirilir. Cumhûriyet Gazetesi'nin Fikret Otyam, Melih Cevdet ve Yaşar Kemal gibi isimlerle özdeşleşen Anadolu tefrikacılığı da buna eşlik eder.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/SuleymanSeyfiOgun/ves%C3%A2yetciligin-t%C3%A2rihine-bir-derkenar-2/51526































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.