Bu minvalde padişahlara yazdığı mektuplar meşhurdur. İrşad faaliyetleri, halktan padişahlara kadar uzanan geniş bir kesimi etkiledi. Nidayi Sevim yazdı.
1997 senesi idi. Kutsal toprakları ziyaret etmek üzere hazırlıklara başlamıştık. Bu yolculukta bize refakat edecek olan turizm şirketinden bir davetiye aldık. Yolculuğa başlamadan önce belirlenen bir tarihte, Üsküdar semtindeki Azîz Mahmûd Hüdâyî Dergâhı’nda bulunmamız isteniyordu. Bu bir nevi tanışma, yolculuk esnasında ve sonrasında yapılması gereken vazifelerle ilgili bilgilendirme toplantısı idi. Davet notunda mümkünse özel araçlarla gelmememiz, diğer ulaşım araçlarını tercih etmemiz tavsiye ediliyordu. Buna o zaman bir anlam veremedim. Vardır bir hikmeti dedim ve sebebini de sormadım. Zamanı geldiğinde, istenilen tarih ve saatte buluşmak üzere, sabah erkenden Tophane’den otobüsle Eminönü iskelesine, oradan da vapura binerek Üsküdar’a hareket ettim.
Uzun süreden beri vapura binmediğimi o zaman fark ettim. Boğaz’ın ılık ılık esen rüzgârını, eşsiz manzarasını, martı cıvıltıları eşliğinde çay yudumlamayı ne kadar da özlemişim. Vakit erkendi. Toplantıya hayli zaman vardı. Üsküdar’a vardıktan sonra merkezde bulunan tarihi mekânları ziyaret ettim. Sahilden Kız Kulesi’ne kadar yürüyüp tekrar Üsküdar Meydanı’na döndüm. Yeni Valide Camii yakınında, duvarın dibinde yer alan çay ocağında bir müddet nefeslendim ve öğle ezanına doğru Azîz Mahmûd Hüdâyî Dergâhı’na vasıl oldum. Neden özel araçlarla değil de alternatif ulaşım araçlarına yönlendirildiğimizi işte o zaman anladım. Zira özel bir araçla gelmiş olsaydım az önce değindiğim, belki bazılarına göre küçük lakin benim için pek kıymetli olduğunu düşündüğüm güzellikleri yaşamayacaktım. Bilen biri için Azîz Mahmûd Hüdâyî Dergâhı’na, o daracık sokaklara araçla girmek de zaten akıl kârı değildir.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/27077/sultanlarin-pesi-sira-yurudugu-sf-azz-mahmd-hudy
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.