Selim'in kâtibi Ahmed Efendi 1792 yılında; 'Fransa'daki ayaklanmalar, inşallah frengi illeti gibi düşmanlarımızın arasına yayılır, onları birbirine düşürür ve bu sayede imparatorluk için hayırlı sonuçlar doğar. Âmin!' diye dua ederek Fransız Devrimi'nin düşmanın başına dert açmasını istiyorsa da, Fransız Devrimi ve Aydınlanma hareketi gibi gelişmeler tam tersine Batı'da önemli dönüşümlere yol açtı. Bu dönüşüm ve gelişmeler elbette Avrupa müziğine de yansıdı ve Avrupalı müzisyeni, dolayısıyla Avrupa müziğini de etkiledi. Müzikteki kilise ve aristokrasi etkisi önemli ölçüde azaldı, Aydınlanma'nın temel felsefî yaklaşımı Avrupa'nın müziğinde de etkisini ciddî boyutlarda gösterdi.
Temelini Newton, Galileo ve Descartes gibi bilim ve düşünce adamlarının attığı Aydınlanma hareketinin, Batı düşünce ve sanat dünyası için çok önemli bir dönüm noktası olduğu gerçeğini reddetmek mümkün değil. Galileo, yeni bir tarz önerir insanlık için: 'Doğanın kitabı matematiksel bir dille yazılmıştır. (...). O halde ölçülebileni ölç, ölçülemeyeni ise ölçülebilir yap'. 17. yüzyılın bu en önemli bilim adamı, Aydınlanma'nın da üzerine oturduğu Kartezyen düşünceyi bir başka şekilde özetlemektedir. Kartezyen düşünceye göre 'Bilimsel gerçeklik, tek gerçekliktir. Gerçek olan ise ölçülebilir ve nicel olandır. Bunu dışında gerçek yoktur.'. Aydınlanma'yla birlikte müzik de, bu bilimsel yaklaşıma uygun olarak değişim ve dönüşüme uğramış bir müziktir ve bu anlayışın müzikteki yansımalarına daha geç dönemlerde rastlanabilmektedir.
Descartes'tan başlayarak Aydınlanma, aslında varlığı parçalara ayırdı, zihin ve varlık arasındaki ilişkiyi böldü. Her bir nitelik ve etkileşimi temel maddî yapı taşlarına indirgedi, sonra birbirinden kopuk ve özerk nesneleri, kurulu mekanik bir sistem içinde yeni bir evren görüşüne dönüştürdü.































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.