Onca yıkım ve görmezden gelmeye karşın hâlâ tarihiyle iç içeliğini kâh yoğun kâh seyrek ama daima bir şekilde sürdüren İstanbul’un tarihî çeşmelerinin şehir sokaklarında tek tek izini sürdüğümüz bir maceranın yeni ayağındayız. (Geçmiş yazılar için tıklayınız.)
İstanbul’un çeşmeleriyle ilgili özelde konuşulabilecek madde başlıkları, İstanbul’la ilgili genel itibarla konuşulabilecek olanlarla çoğu zaman paralellik arz edecektir: Düzensiz veya sevimli, paha biçilemez veya vefasızca hırpalanan yahut hüzünlü veya şen şakrak. Ama bütün bunların ötesinde her çeşme elbette varoluşu sebebiyle, kendinden ötürü kıymetlidir; zira hepsi ‘tarihî’ vasfı haizdir ve bizden önce bu topraklarda yaşamış olanların bizi düşünerek bıraktıkları birer hatıradırlar.
Tarihî çeşmelerimizle ilgili ihmalkârlıklarımız herhâlde çoğunlukla onlardan haberdar olmayışımızla alakalıdır. Çünkü radarımıza dâhil olsalar pek azımızın yüreği içinde bulundukları acılı vaziyetin millet ve fert olarak varlığımızı örseleyeceği gerçeği karşısında titremeden durabilirdi.
İşte bu yazı dizisi tarihî çeşmelerimiz hakkında günümüzde ve en güncel fotoğraflarıyla ne durumda oldukları hususunu “overlokçu ayağınıza geldi” türünden bir hizmet anlayışı ile listeliyor ve sevgili okurun şehrin farkında olmasına yardımcılık ediyor.
Yorulmayı en son Sarıyer’de bırakmıştık, yine oradan devam edelim ve ardından başka semtlere revan olalım.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/26230/yesar-hattiyla-suslenmis-cesmeler-bir-baska-olur



































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.