1.Bir cümleyle, sizin için edebiyat nedir?
İnsanın varoluşu hakkında kelimeler aracılığıyla delil toplamaktır.
2. Yazdığınız ilk edebiyat ürünü?
Kara Tahtanın Hikâyesi adlı şiir. İlkokul üçteydim sanırım.
3. Yazmak, bir nevi karşı çıkış, başkaldırı mıdır kurulu düzenin yanlışlıklarına?
Olanı da olacak olanı da muhayyileden geçirerek nazara vermek, kelimelerin buyurganlığını sarsmak. Bilmenin konforlu korunaklı iktidar alanlarını bulandırmak. Sezgiye ve gerçeğin ta kendisi olan hayallere yer açmak.
4. Şiirden öyküye nasıl evrildiniz?
Hikâye yazmaya başlayınca, benim alanım şiir gibi hülasa etmenin değil, ayrıntıları gözler önüne sermenin yeri dedim.
5. Siz kendinizi öykücü olarak mı tanımlarsınız, hikâyeci mi?
Fark etmez ama hikâye kulağıma daha iyi geliyor. Kelimelerin içine yerleşme halim, zamanın ruhuyla ilişkime bağlı.
6. Öyküleriniz kalbinizden zihninize, oradan da kaleminize dökülürken hangi etmenler öne çıkıyor? Yaşanmışlıkların etkisi var mı?
Tamamen muhayyel öykülerim elbette var, fakat onlar bile gerçek yaşamın bilinçaltında istiflenmiş tortularından yükseliyor. Hayatın içinden biri önüme çıkıp ona değmeden yazmadıkça geçit vermiyorsa, kadere teslim olmaktan başka yapacak bir şey yok. Zaten bellek hatırladığını iddia ederken, gerçeği alıp sürekli yeniden icat ederek tanınmaz hale getirmekte. Kendimden söz etsem bile o ben değilim.
7. Deneme de sizin başarılı olduğunuz alanlardan birisi. Edebiyatın deneme türüne hangi gözle bakabiliriz?
Kurgunun neşet ettiği geniş etkileşim alanının, ana kaynağın hikâyesi deneme. Hayatın akışı, ikilemleri, içinden geçtiğimiz şehirler, iklimler, kitaplar, olgunlaşan düşünceler, yaşamayı anlamlı kılabilmek için yarattığımız illüzyonlar denemenin muhteviyatı. Kıymetli olduğunu düşünüyorum.
8. Bol seyahat eden birisiniz. Bugüne değin hangi anakaralara tahminen kaç kez gittiniz? Seyahatleriniz özelde ruh dünyanızı, genelde edebiyatınızı nasıl etkiliyor?
Anakaralara bastım evet, Avustralya hariç. Bu tek bir insana ulaştırıyor yolcuyu, fani, huzursuz, kalbi yatışmayan, eşitliği mümkün sanıp aldanan kişiye. Sonra farklılık sandığımız ayrımlar sökün ediyor, enti püften bahanelerle herkesin biricikliği belirginleşiyor ki hikâyeler çıksın ortaya. Yoksa sadece ölüm ve ayrılık var bu dünyada, diller renkler yoksulluk şu bu dallanıp budaklanma.
9. Sinemaya çok önem veriyorsunuz. Sinema bir cümleyle hayatınızda nedir? Ve sinema ortalama bir okurun/ yazarın dünyasında ne olmalıdır?
İmkânları geniş olan, bütün sanatları yutup görüntü akışının hizmetine veren bakir bir sanat. Hikâye gibi kurgunun, yeniden canlandırmanın alanı ve kelimelerden bağımsız yapısı ilham veriyor. İyi filmler kitaplar gibi etkileyici olsa da, anlatılmak istenen şeyin belli bir görüntüyle sabitlenmesi yüzünden, hayal gücünün sonsuzluğuna ket vurabilir. Çoklu anlamları olan kelimelerin gücü hala daha fazla.
10. Üzerinize yapışan ve bir ömür sizinle dolaşan bir kimliğiniz de 'aktivist.' Bundan rahatsız mısınız yoksa memnun mu?
Tanımlar bazen yoruyor ve kısıtlıyor. İnsanlık onurunu korumak, hayvanlara doğaya gezegenlere hükmetmek değil hürmet etmek hepimizin şiarı. Ötekileri gözetme gücü insan ruhunun ihtiyaç piramidinde en üstte. Adalet ve feraset olmazsa yaşarız ama yaşamış olmayız. Ecel bize gelip çattığında ölüyle değil diriyle karşılaşması için yaşamış olmamız lazım.
11. Hayatınızın ilk karşı çıkış /duruş eylemi?
İlkokulda bazı öğrencilere ayrıcalık tanıyan öğretmenime yazdığım şiir.
12. Bu manada hayatınızın son eylemi, girişimi?
Diyarbakır Anneleriyle, Cumartesi Annelerini desteklemek. Bir de şehirlerde özellikle İstanbul’da yayaların hakları için çabalamak.
13. Yazar olmanıza aileniz nasıl baktı? Eşinizin ve çocuklarınızın bakışı nasıldır?
Geniş ailemin içten içe akademik kariyeri, sosyal statü ve parayı tercih ettiklerini hep hissettim. Tıpkı Türkiye gibi. Bu ülkede de para getirmeyen edebiyat, değerler skalasında en altlardadır, varsa yoksa siyasi kariyer. Eşim ve kızlarım ise her zaman destekçilerim olarak yanımdalar.
14. Çok ve titiz bir kitap okuyucusu olduğunuzu biliyoruz. Okumak da bir eylem midir ve 'nitelikli bir okur' nasıl olunur?
Bu sübjektif bir alan. Ortak ihtiyaç ve beğenilerden söz etmek zor. Körün sonsuz özgürlüğüyle ilerledim diyebilirim. Yolu kısaltacak listelere pek inanmıyorum, herkes kendi çilesini çekecek.
15. 'İnsanı merkeze alan' deneyimli bir yazar olarak, genç yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler olabilir?
Kaçın gidin buralardan demek istiyorum bazen. Sizin için hayat memat meselesi, ölüm kalım yeri değilse eğer. Hobi olarak düşünmüyorsan, canından kanından keyfinden uykundan verebileceksen senden önce yapılanları okuyarak ve her gün üç beş cümle kurarak başlayabilirsin.
16.Dede Korkut?
“Ali’nin oğulları, peygamber torunları Kerbela şehitleri Hasan ile Hüseyin güzel. Yazılıp dizilip gökten gelen Kur’an güzel.”
17. Ömer Seyfettin?
Yüksek Ökçeler kulağımda çınlıyor.
18. Sait Faik?
Dülger Balığının Ölümü ile beni kendine çeken gözlem ve kelime pîrî.
19. Mustafa Kutlu?
Hikâyeyi hayata, hayatı hikâyeye çevirirken aradaki sınırları aşındıran usta.
20. Peyami Safa?
“İnsan kendinden geçince şuurunu da kaybeder. Ben kendimden geçtim fakat şuurumu kaybetmedim.” Matmazel Noraliya’dan.
21. Cemil Meriç?
“Sanat bir heyecan seyyalesiyle kilometrelerin ve asırların ayırdığı kalpleri birleştiren büyüdür.”
22. Sezai Karakoç?
Mavera çilesidir şiirleri. Popüler tercih denilerek kınanma pahasına yirmi beş yaşında yazdığı Mona Rosa’ya sadakatimi bildirmek isterim. Dünyayı kurtaran değil, aşkı bilen şairler önceliğimdir.
23. İsmet Özel?
Zatı hakkında zihnimde şizofren yaralar açan adam.
24. Çok beğenerek okuduğunuz yabancı yazarlar?
Dino Buzzati, Samuel Beckett, Arnon Grunberg ve daha birçokları.
27. Beğendiğiniz üç deneme yazarı?
Ahmet Haşim, Rasim Özdenören, Salah Birsel.
28. Beğendiğiniz üç romancı?
Marcel Proust, Peyami Safa, Alice Walker.
29. Beğendiğiniz üç seyahat yazarı?
Evliya Çelebi, İbni Batuta, Akif Emre.
30. Beğendiğiniz üç portre yazarı?
Biyografi ve hatırat okurdum fakat portre yazarlığını bana sevdiren Fahri Tuna oldu. Bundan sonra daha çok eğileceğim bu yazın türüne.
31. Çok beğendiğiniz film?
Torino Atı.
32. En beğendiğiniz yönetmenler?
Michelangelo Antonioni, Bela Tarr, Zeki Demirkubuz, Metin Erksan.
33. En beğendiğiniz (unutamadığınız) seyahatler?
Isparta, Ağrı, Nürnberg, Belfast, Soweta, Cibuti.
34. En beğendiğiniz üç ülke?
Mısır, İran, İtalya.
35. En beğendiğiniz beş şehir?
Kahire, Halep, İsfahan, Antakya, Newyork.
36. En beğendiğiniz üç semt? Koşuyolu, Kavaklıdere, Çamlıca.
37. Ankaracı mısınız İstanbulcu mu?
Ankara derin köklerimin olduğu şehir. Edebiyatla ilişkimin, bana ilham kaynağı olan olayların, acı ve sevinçlerimin kaynağı. İstanbul ise otuz beş yıldır yaşadığım yer ve Ankara’nın muhasebesi bir nevi.
38.En beğendiğiniz (katıldığınız) üç eyleminiz:
Paşabahçe’de Taşeron işçilerin eylemi, Stockholm’de İsveçlilerin düzenlediği Filistin eylemi, bütün başörtüsü eylemleri, Kadıköy’deki bir arada yaşama mitinginde konuşma.
39. Üç başucu kitabınız?
Kandehlevi’den Hayatü’s Sahabe, Asım Köksal’dan İslam Tarihi, Nech’ül Belaga.
40. Hangi sıfatla tanımlanmak sizi en çok mutlu ediyor?
Yazar
Söyleşi / Fahri Tuna
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.