Selim İleri sol camia içerisinde yer almasına karşın hemen her kesimin saygısını kazanmış ender isimlerden biri. Senaryolarıyla birlikte düşünüldüğünde 100’ün üzerinde esere imza atan İleri’nin ortaya koyduğu bu emek her türlü takdirin ötesindedir.
Hece’de yapılan söyleşide dikkatimi bir şey çekti. Selim İleri, kendi hayatının muhasebesini yaptığı bir dönemden geçiyor. Tabiri caizse ununu elemiş, eleğini asmış bir sanat adamı misali hem kendine hem de çevresine dair tespitlerini açık yüreklilikle dile getiriyor. “Erkek çocuklar babalarını anlamazlar, babalar da erkek çocuklarını. Bugün farklı düşünüyorum onunla ilgili. Babamı çok erken yaşta kaybettim. 18 yaşımda bile değildim.”
İleri, babasına dair hislerini ilk kez paylaşıyor. Aradan yarım asırdan fazla süre geçmesine rağmen İleri’nin bu itirafı bir vefanın, bir özlemin capcanlı yerinde durduğunu gösteriyor. İleri’nin söyleşide dile getirdiği bazı görüşlerini paylaşmak istiyorum:
“Türkçenin uluslararası bir dil hâline gelmesini engelleyen siyasi sebepler var Türkiye’de. Dünyayı ilgilendiren bir ülke olmaktan çıkıyorsunuz. Bütün kader orada başlıyor.”
“Modern Türk şiiri, dünyanın en büyük şiirlerinden birisi. Ama burada da yeterince okunmadığı için kaybolup gidiyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.