• İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C

Şimdi mi Yazmalı, Seçimden Sonraya mı Bırakmalı?

D. Mehmet DOĞAN

Bu se­çim ül­ke­miz için kök­lü bir dö­nü­şü­mün ha­ber­ci­si ola­bi­lir mi? 

Ge­nel ka­na­at, ik­ti­dar par­ti­si­nin se­çi­mi ka­za­na­ca­ğı yö­nün­de. “Öy­ley­se kök­lü bir dö­nü­şüm bek­len­me­me­li­” de­ni­le­bi­lir. 

Biz ak­si­ni dü­şü­nü­yo­ruz!

Se­çim so­nu­cu ile il­gi­li de­ğil, so­nuç­tan son­ra ola­cak­lar hu­su­sun­da... 

Tür­ki­ye­’nin 21. yüz­yı­lı­nı baş­la­tan si­ya­sî ha­re­ket, 13 yıl­lık ik­ti­dar, geç­mi­şi­ni ger­çek­çi şe­kil­de de­ğer­len­di­re­rek, bu­nun se­çim so­nuç­la­rı­na yan­sı­ma­sı­nı da doğ­ru gö­re­rek bir is­ti­ka­met ta­yi­ni yap­mak gü­cü­nü gös­ter­me­li­dir.

Si­ya­sî ik­ti­dar­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­mi­zi se­çim ön­ce­si yaz­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni söy­le­yen­ler bir hay­li. Bu iki se­bep­le doğ­ru gö­rün­mü­yor. Bi­rin­ci­si, se­çim ha­va­sı­nın es­ti­ği gün­ler­de ba­zı has­sas ko­nu­la­rı gün­de­me ge­tir­me­nin do­ğu­ra­ca­ğı ra­hat­sız­lık... İkin­ci­si, bu­gü­ne ka­dar ik­ti­da­rın uy­gu­la­ma­la­rı ile il­gi­li bir hay­li eleş­ti­ri­miz ol­du. Mil­lî Eği­tim, kül­tür, ba­zı be­le­di­ye re­is­le­ri­nin sa­kil uy­gu­la­ma­la­rı... Bu me­al­de­ki ya­zı­la­rı­mız il­gi­li­ler­de so­nuç alı­cı bir me­rak uyan­dır­ma­dı. “Ne de­mek is­ti­yor­sun?” di­yen ol­ma­dı. Da­ha öte­si, mer­kez par­ti­nin se­çim be­yan­na­me­sin­de ne maa­rif­le ne de kül­tür­le il­gi­li ye­ni bir ufuk or­ta­ya ko­nul­du­ğu­nu gö­re­me­dik. Tek par­ti ida­re­sin­den devr alı­nan ve dar­be dö­nem­le­rin­de pe­kiş­ti­ri­le­nin sür­dü­rü­le­ce­ği­ne da­ir en cid­di de­lil bu. 

Bi­zim hü­kü­me­tin ik­ti­sat si­ya­se­ti ile il­gi­li, kal­kın­ma uy­gu­la­ma­la­rı ile il­gi­li söy­le­ye­cek faz­la bir şe­yi­miz yok. Fa­kat stra­te­jik ter­cih­le­re iti­raz hak­kı­mız var. Bü­tün mu­ha­fa­za­kâr ik­ti­dar­lar, 1950’den be­ri ay­nı mo­de­li uy­gu­lu­yor­lar: Oy top­la­mak için kül­tü­re, ma­ne­vi­ya­ta vur­gu ya­pı­yor­lar, ik­ti­dar ol­duk­tan son­ra eko­no­mi ve mad­dî kal­kın­ma esas­lı si­ya­set be­lir­le­yi­ci olu­yor. 

Tek bo­yut­lu kal­kın­ma­nın do­ğur­du­ğu sos­yal çal­kan­tı­lar dik­kat­ten uzak tu­tul­ma­ma­lı. Ye­tiş­mek­te olan ne­sil­le­rin zih­ni­ni bes­le­ye­cek, genç­le­rin ben­lik­le­ri­ni ye­nip ken­di­le­ri­ni aş­ma­la­rı­na, ide­aliz­me yük­sel­me­le­ri­ne ze­min oluş­tu­ra­cak va­zi­fe ve so­rum­lu­luk aşı­la­ya­cak cid­di ça­lış­ma­la­ra ih­ti­yaç var. 

Bun­la­rı se­çim­den son­ra da­ha ay­rın­tı­lı gün­de­me ge­tir­mek ge­rek­ti­ği dü­şün­ce­sin­de­yiz. Bu ara­da, si­ya­se­tin ta­van yap­tı­ğı bir dö­nem­de ne­den si­ya­set­ten uzak dur­du­ğu­muz so­ru­lu­yor. As­lın­da si­ya­set­ten uzak dur­du­ğu­muz yok. Bi­zim uzak dur­du­ğu­muz gün­lük si­ya­set. Gün­lük si­ya­se­tin iğ­va­sı­na ka­pıl­ma­dan uzun va­de­li, ka­lı­cı si­ya­set için dü­şün­mek ve yaz­mak çok da­ha önem­li. 

Me­se­la, baş­kan­lık sis­te­mi gi­bi ha­ya­tî bir ko­nu­da ne­den yaz­mı­yor­su­nuz, di­yen­ler var. El­bet­te bu ko­nu­yu fark­lı yön­le­ri ile ele al­dı­ğı­mız ya­zı­lar ya­yın­la­dık. Fa­kat bu­gün­ler­de baş­kan­lık ko­nu­su­nu en kes­kin şe­kil­de sa­vu­nan, bir za­man­lar oy kul­lan­ma­yı bi­le sis­tem­le uz­laş­ma ola­rak gö­ren ra­di­kal dost­la­rı­mız var. On­la­rın yaz­dı­ğı mec­ra­lar­da baş­kan­lık sis­te­mi­nin sün­ne­tin ge­re­ği olu­du­ğu­nu id­di­a eden, bel­ki de va­cib ve­ya farz ol­du­ğu­nu söy­le­yen­ler da­hi çık­tı! 

Biz ça­ğı­mız­da si­ya­sî bir sis­te­min di­nî gö­rü­nüm­lü muh­te­va ile sa­vu­nul­ma­sı­nın doğ­ru ol­ma­dı­ğı­na ina­nan­lar­da­nız. İs­lâ­m’­ın bir din dev­le­ti ön­gör­me­di­ği, ta­rih için­de­ki müs­lü­man dev­let­le­rin hiç bi­ri­nin “din dev­le­ti­” ol­ma­dı­ğı ka­na­atin­de­yiz.

İyi­li­ği em­re­den, kö­tü­lü­ğü en­gel­le­yen bir dev­let an­la­yı­şı­nın öte­sin­de­ki id­di­ala­rın dev­let adam­la­rı­nı kut­sal­laş­tır­ma gi­bi bir so­nuç do­ğu­ra­ca­ğı­nı bu yüz­den baş­kan­lık sis­te­mi­ni sa­vu­nur­ken di­nî de­lil­le­rin dev­re­ye so­kul­ma­sı­nın doğ­ru ol­ma­ya­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­ruz. 

Bu­gün­ler­de en bü­yük ek­si­ği­miz, 20. yüz­yı­lın din­dar dü­şü­nür­le­ri­nin iç eleş­ti­ri­le­rin­den yok­sun­lu­ğu­muz­dur. Ne­cip Fa­zıl ve Nu­red­din Top­çu iki mü­him ör­nek­tir. On­la­rın din­dar­lık tas­la­yan­lar­la il­gi­li kes­kin ten­kid­le­ri­ni bu­gün­ler­de dik­kat­le oku­ma­mız, “ham yo­baz ve ka­ba sof­ta­la­r”­a ne göz­le bak­tık­la­rı­nı ha­tır­la­ma­mız ge­re­ki­yor. 

Hem za­ten şu an­da ül­ke­miz­de bir­çok ga­ze­te, te­le­viz­yon doğ­ru­dan baş­kan­lık si­te­mi­ni des­tek­li­yor ve bu ga­ze­te­ler­de baş­kan­lık sis­te­mi­nin öne­mi­ne ve Tür­ki­ye­’nin ge­le­ce­ği­ni sa­de­ce onun kur­ta­ra­ca­ğı­na da­ir bir­çok par­lak ya­zı­lar ya­yın­la­nı­yor. Bu ka­la­ba­lık ko­ro­ya bir ses da­ha ila­ve et­me­nin so­nu­cu de­ğiş­tir­me­ye­ce­ği or­ta­da­… 

Sa­de­de ge­lir­sek, 7 Ha­zi­ran so­nu­cu bel­li bir se­çim ol­mak­la be­ra­ber, ay­nı za­man­da mil­le­tin ik­ti­da­ra ve mu­ha­le­fe­te ufuk açı­cı me­saj­lar ve­re­ce­ği­ni tah­min edi­yo­ruz. Mil­le­tin or­ta­ya koy­du­ğu so­nu­ca gö­re mu­ha­le­fe­tin ken­di­ne çe­ki dü­zen ver­me­si ya­nın­da, ik­ti­da­rın da ders al­dı­ğı­nı gös­te­rir bir ta­vır ta­kın­ma­sı bek­len­me­li­dir. 

Bu se­bep­le asıl ya­za­cak­la­rı­mı­zı 7 Ha­zi­ran son­ra­sı­na bı­rak­ma­yı doğ­ru bu­lu­yo­ruz.

Bu yazı toplam 433 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim