• İstanbul 14 °C
  • Ankara 16 °C

Yakın tarih hipermetropları!

D. Mehmet DOĞAN

15 Temmuz, bir zamanların darbe kuşu Emin Çölaşan’ın kimyasını bozdu. Aslında 15 Temmuz değil de, 16 Temmuz demek lâzım... Muhtemelen 15 Temmuz akşamı televizyonun başına büyük bir heyecanla oturdu, kuruyemişini ve atatürkçü likitini de yanında hazır etti. Yarın için darbe zaferi yazısını tasarladı. Muhtemelen TRT’den Yurtta Sulh Konseyi’nin bildirisi yayınlandığında heyecanı doruğa çıkmıştı. Fakat...16 Temmuz sabahına uyanıldığında görüldü ki, millet darbecilere geçit vermemiş, şehadeti göze alarak tankların karşısına çıkmıştı.

Oyun kurulmuştu, ama darbesavarlar bu oyunu bozmuştu!

Çölaşan’ın darbe sonrası ilk yazısını okuyanlar bu kırılmayı bütün açıklığı ile görürler.

Sonra mecburi izne çıktı...

Gerçi yaz sonuna yaklaşıyorduk. Fakat hazreti hararet bastığından değil, Sözcü’nün Cumhurbaşkanı ve hükümet karşıtı siyasetinden “U” dönüşü yapmasından kalemi kilitlendi. (Muhtemelen daktilo kullanıyordur, müteveffa Ecevit gibi, o halde “daktilosunun tuşları kilitlendi” diyebiliriz.)

Bizim düşündüğümüzü okuyucuların da düşündüğü ve gazete yönetimine baskı yaptığı için yazıya dönmek zorunda kaldı. Ne yazacak?

Yakın tarih hamaseti imdadına yetişti. Zaten eski tarz yazsa, Sözcü’nün nazik durumu yüzünden yazıişleri engel olur. O da en cazip mevzuyu seçti: 9 Eylül İzmir’in kurtuluşu...

İşte böyle bir yazı için harika bir başlangıç: “Sevgili okuyucularım, ne acıdır ki yakın tarihini bilmeyen ve öğrenmek istemeyen bir millet haline dönüştük.”

Bu samimi itirafdan sonra ne beklenir? Yazar size doğru bilgilere dayanan bir nefis yazı vaad ediyor!

Keşke vaadini tutsa idi!

Ankara Koreji’nde okduğunun üzerine birkaç kitap okumak zahmetine girse idi...

1.Dünya savaşında mağlub olup teslim olmuşuz. Mondros mütareke (ateşkes) değil, teslim anlaşması imiş!

Irak, Suriye, Ürdün, Filistin elimizden çıkmış!

O zaman Ürdün diye bir yer yok, koca Arabistan var! Suriye, Filistin diye sayarsan, Lübnan ne oldu diye sorarlar!

Mondrostan sonra İstanbul İngilizler ve Fransızlar tarafından işgal edilmiş! İtalyanlara ne oldu?

Garp Cehpesi kurulmuş, başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Garp Cephesi kumandanı İsmet Paşa imiş...İsmet Paşa’nın emrinde iki ordu varmış, birinin kumandanı Yakup Şevki paşa, diğerininki Nureddin Paşa imiş...

Albay İsmet’den de önce Kuva-ıy Milliye ve Garp Cephesi’nin kumandanları Ali Fuat Paşa yok, Refet Paşa yok... İsmet paşa’nın garp cephesi kumandanlığı 3 Mayıs 1921’dedir. Yakup Şevki Paşa 1921’in son aylarında Garp Cephesinde görevlendirildi, Nureddin Paşa 29 Haziran 1922 tarihinde 1. Ordu komutanlığına tayin edildi. 

Öyle anlaşılıyor ki, yazar henüz 15 Temmuz darbesinin savulmasının tesirinden kurtulamamış...Yakını görememe hastalığı devam ediyor. Aynı gazetede tarihçiliğe soyunan bir yazar daha var: Uğur Dündar.

O da Yunan ordusu denize döküldükten sonra Ordumuzun Çanakkale’de İngiliz askerleri ile karşı karşıya gelmesi hikâyesini anlatıyor. Güya Mustafa Kemal Paşa bu vak’ada silah atmadan zafer kazanmış.

Ne zaferi yahu? İngilizlerle zafer ve toprak bahşetmektir bu!

Ordumuz o zaman İngilizleri Çanakkale’den ve İstanbul’dan sürüp atsa idi, tarih farklı yazılacaktı. Çanakkalede’de durduk, İngilizler Lozan’da Boğazlar üzerindeki kontrolümüzü imkânsız kıldı. Çanakkale harb sahasında İngilizler mezarlıklar, antılar inşa ederken biz bir tek şehidlik bile yapamadık, çünkü adeta oralar bizim toprağımız değildi! 1936’da Montrö sözleşmesi ile Boğazlara asker sokabildik. Montrö nereden çıktı?

1930’larda Almanya’da Hitlerin emrivakileri İngilizleri korkuttu. Boğazlar üzerindeki hükümranlığımızı böylece tanımak zorunda kaldılar. 

Meşhur bir yalanı da tekrarlamaktan geri kalmıyor Uğur Dündar. İngiliz Başbakanı Loyd Corc, Çanakkale’de M. Kemal Paş’nın tutumu yüzünden istifa etmiş! Loyd Corc’un kabinesinde bakan olan Çörcil hatıratında başbakanın İstifası’nın İrlanda meselesi ile ilgili olduğunu açık açık yazıyor!

Bu yazı toplam 473 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim