Çatışma-nın iki tarafı var: Kandil ve Selahattin Demirtaş.
Kandil’in ABD güdümünde ve bölgede ABD ile İsrail’in çıkarları için kullanılan bir terör aparatı olduğu konusunda artık kimsenin şüphesi yok. 14-28 Mayıs seçimlerinde hem Kandil’in hem de DEM Parti’nin durdukları yer de bu aparat olma halini bir kez daha teyit etti.
28 Mayıs’taki ikinci tura gidilirken DEM’in 14 Mayıs’tan ders alarak kenara çekilmesi beklenirdi ama yapmadı. Kılıçdaroğlu’nun ırkçılık üzerine kurduğu propagandaya rağmen destek devam etti. Ümit Özdağ ile yapılan ittifak dahi DEM’i rahatsız etmedi. ABD-İsrail çıkarları doğrultusunda Kürt ulusalcılığını istismar eden PKK ile yine ABD-İsrail çıkarları doğrultusunda Türk ırkçılığını kullanan, önce Arap, sonra Filistin düşmanlığını öne çıkararak Kürt düşmanlığını arka plana saklayan Ümit Özdağ arasında bir ittifakın DEM’i rahatsız etmesi de zaten mümkün değildi.
Siyaset mühendisliği bir kez daha işe yaramadı, 28 Mayıs’ta Kürt seçmenin Kılıçdaroğlu’na tepkisi daha da büyüdü.
DEM içindeki çatışmanın ikinci tarafı Selahattin Demirtaş.
Selahattin Demirtaş, cezaevinde bulunmanın PKK’ya karşı sağladığı güvenle olsa gerek, bir süredir Kürt siyasi hareketinin meşru zemine çekilmesi, şiddetle arasına net bir çizgi çizebilmesi, yerlileşmesi, Türkiyelileşmesi için üstü kapalı ya da açık, bazen ürkek, bazen cesur mesajlar veriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.