• İstanbul 14 °C
  • Ankara 16 °C

Fen Liselerimiz Eğitimi Ve Geleceğin Eğitimi

Memiş OKUYUCU

Eğitimin geleceğinde geleceğin eğitimlerinin nitelik, boyut ve muhteva değiştireceği, dijitalliğin gittikçe ağırlıklı hale geleceği, akıllı robotların giderek daha fazla sisteme dahil olacağı  bir döneme girmeye başladık.

Önümüzdeki teknoloji çağında ders ve öğretmenlerin modüler hale getirilerek, öğrenciler istedikleri öğretmenle ders yapabilmeleri dönemi başlayacak. Bilginin ve bilgi kaynaklarının olabildiğince artacağı bu dönemde, karmaşıklaşan bilgiye ulaşım konusunda öğrencilerin ihtiyacına binaen öğretmen ağırlığı tekrardan artacaktır. İşte bu aşamada teknoloji çağını bilen, pedagojik donanımları yüksek, ülke kimliği ve perspektifine hakim öğretmenler dönemi başlayacaktır.

Gelişen teknoloji çağında Fen liselerimiz,  sistem içerisindeki ağırlığı ile birlikte önemini de koruyan okullar olarak, Türkiye gündeminde ön sıralardaki yerini  korumaya devam etmektedir. 

İlk 1964 yılında Ankara Fen Lisesi adıyla Ankara’da eğitim öğretime başladı. Öğrencilerine matematik ve fen ağırlıklı, bilim adamı yetiştirme hedefli program ve müfredat uygulayan bir okul türüdür. Mevcut eğitim sisteminin lise düzeyinde en  prestijli okulları arasında  bir numara diyebiliriz. 

Günümüzde Türkiye’nin tüm illerine yaygınlaştırılmış en seçme öğrencilerin öğrenim gördüğü bir okullar halkasına dönüşmüş durumda. Elan Türkiye genelinde 318 Fen Lisemiz var. Bu okullarımızda LGS ile alınmış 125 binin üzerinde öğrenci, halen eğitim ve öğretime devam etmektedir.  

Lise düzeyinde eğitim veren ve LGS’de en seçme öğrencilerin alınıp başta Tıp Fakülteleri ağırlıklı olmak üzere  dişçilik ve sonrasında mühendislik fakültelerine öğrenci yetiştiren bir öğrenci portföyü bu okulların açık kaynaklarındaki duyurulardan anlaşılmaktadır.

Fen liselerinin tamamının pansiyonu mevcuttur. İsteyen ve ihtiyacı olan her öğrenciye bu okullarımızda devlet imkânlarıyla yatılı öğrenim görme imkânı sunulmakta. Bu okullarımızın öğrenme stilleri üzerine çeşitli araştırmalar yapılmış durumdadır.

Fen Liselerinin müdürleri ve öğretmenleri, en fazla sekiz yıl görev yapabilecekleri süre için ve dört artı dört diyebileceğimiz bir sistemle seçilerek görevlendirilmekteler.

Eğitim yatırımı penceresinden bakınca, devlet ve millet imkânları bu öğrencilerimizin barınma ve ‘eğitimi’ için seferber edilmiş durumda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Fen lisesi öğrencileri,  zekâları ile mütenasip olarak teknoloji ve bilişim dünyası ile alaka ve etkileşimleri de en üst düzeydedir. Bu çerçevede bu okullarımıza alınan öğretmenler, öğrencilere ne kadar yeterli gelmekte?  Nereye kadar yetişmekte? Bu öğrencilerimizi ne kadar yetiştirebilmekteler?

Zekâ ve kabiliyette en üst seviyedeki bu okul öğrencilerimizin okuduğu okullara öğretmen ve öğrenci alım usulündeki ‘sıradanlık’, yine bu okulların bazılarının stratejik planlarına kadar yansımış durumda.

Bir zamanlar (15 Temmuzdan evvel) bu okul öğrencileri, fetönün yakın markajında idi. Halen bir takım yerlerde  merdiven altı dershaneciliği ve ‘ders çalıştırma’ adıyla bazı  aktif fetö unsurlarının varlığı bilinmekte. Acaba bu öğrencilere fetö ilgisi şu an ne durumda?

Türkiye’nin en müstesna kabiliyet ve zekâlarına sahip bu öğrencilere, teknoloji ve çağdaş eğitim imkânlarının da desteğiyle yeterli ihtimam gösterilmekte mi? Zekâ ve kabiliyetleri ile mütenasip bir eğitim alabiliyorlar mı? Bu öğrencilerimiz için,   okulları ne tür bir anlam ifade etmektedir?

Asıl işlevi Türkiye’nin küresel  perspektifi ve idealleri  istikametinde üretken ve düşünen insanlar yetiştirmek olan bu okullarımızın öğrencileri bilgi, bilim ve nitelikli eğitim imkânlarıyla donatılmış bir halde mezun olabiliyorlar mı? Mevcut halleri ile  ülkeye ne kadar faydalı olabilecekler? Geçenlerde konuştuğum Ankara’dan bir Fen Lisesi öğrencisi ‘hocam okul bize çok olumsuz bir mekan çağrışımı yaptırmakta’ diyordu. Belli ki bu okullar bu zeki öğrencilerimizin beklentilerini karşılamakta yetersizliklere sahip. Öğrencileri zorlayan taraflar olduğu kesin.

Muhtevası farklılaştıkça artan sorular var.

Fen liselerimiz, seçkin öğrenci profili ile pek çok kesim için daima bir merak ve ilgi alanı oluşturmuştur. Türkiye’nin en zeki çocukları bu okullarda eğitim öğretim görmekteler. Her yıl LGS sınavına giren ortalama bir milyon kadar öğrencinin en üst sıralarından seçme öğrenci alan  bu güzide okullarımızın idari kadrosu ve öğretmenleri  neden sınavsız alınır? Sınavsız alımların subjektifliği getirdiği onun da beraberinde kaliteyi düşürdüğünü görmek için allame olmaya gerek yok.

Ülkemizin dört bir köşesinden pek çok evladımızın hayallerini süsleyen bu okullarımız, hangi eğitim öğretim kadrosu ne tür  şartlarda ve hangi özel eğitimlerle   öğrencilerimizi geleceğe hazırlamakta? Kapasiteleriyle orantılı  bir ülke perspektifi kazandırılabilmekte mi?

Fen liseleri ile alakalı olarak bir yazı yazmak için yola koyuldum.  Maarif alanına yakın alaka duyan bir memleket evladı olarak merak saikiyle Türkiye sathına yayılmış 15 kadar Fen lisemizin internet sitelerini yakından inceledim. İlk göze çarpan tek tipleştirme. Bir kalıba sokma.

En çok merak edilen de, Türkiye’nin en zeki çocuklarını alan bu okulların eğitim öğretim metotları nelerdir? Ya da bu çocuklara münhasır bir eğitim öğretim metotları var mı? Bu okullarda  hangi tür özel eğitim destek programları uygulanmaktadır? Türkiye’nin en zeki çocukları hangi bakış açılarıyla, hangi Türkiye perspektifi ile nerelere hazırlanmakta? Okulun idari kadrosu ve öğretmenleri bu zeki çocukları yönetmeye gerçekten ehil mi? Bu konuda özel bir eğitim aldılar mı? Bu okulların eğitim öğretim kadrosu çocukları eğitecek özel donanımlara sahipler mi? Üstün zekâya sahip çocuklarımızı seçerek bu okullara alıp, sonrasında özel eğitimi olmayan sıradan isimler elinde sıradanlaştırma ihtimali var mı?

Bu çocuklar Türkiye’nin geleceğinde bilim, idare, güzel sanatlar ya da mühendislik alanlarında ne tür roller üstlenecekler? Ya da aldıkları eğitim, bu ülkenin geleceğine dair nasıl bir fonksiyon üstlenmelerine kapı aralamakta? Bu çocuklarımız zekâ ve kapasiteleri ile orantılı olarak pek çok bilim kolunda ülkemizin aydınlık yarınlarına hizmet edecek buluşlara imza atacak donanım ve eğitimlerle yetiştirilebiliyorlar mı? Yoksa sadece bazı tıp fakültelerine öğrenci hazırlamak vazifesi gören bir yapıya mı büründü? Bu ülkenin en güçlü ortak sermayesi demek olan süper beyin çocuklarımız sıradan uygulama kurbanı mı edilmekte?

Sorular oldukça fazla. Uzadıkça uzuyor… Fen liselerimizin stratejik plan hazırlaması gerekiyor mu? Özellikle bir tanesinin sitesinden aldığımız aşağıdaki ifade beni gerçekten şaşırttı. ‘’Tehditler- Politik- Eğitim sisteminde değişiklikler olması.’’ Halen vesayet izleri taşıyan bu bakışlar hangi amaca hizmet etmekteler?

Bu perspektife sahip çocuklar yetiştirmeye devam ediyorsak ki durum onu göstermekte, bu durumda  ‘vesayetçi’, ‘bildiri’ sunan ‘amiralleri’ bundan sonra da çok uzaklarda aramaya gerek kalmayacak diye düşündürmekte.  

 

Bu ülke çocuklarına daha iyi bir eğitim için yazmaya devam edeceğiz.

Sağlıcakla kalın.

 

 

1-) Fadime GÜLOĞLU ve Esra ÖZAY KÖSE - Eğitim ve Toplum Araştırmaları, 6(2), 287-307, 2019  SOSYAL BİLİMLER VE FEN LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRENME STİLLERİNİN FARKLI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Bu yazı toplam 470 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim