• İstanbul 17 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 19 °C
  • Konya 16 °C
  • Sakarya 17 °C
  • Şanlıurfa 23 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 21 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 12 °C

Genç Fidanlar Telef Olsun, Yeter ki Bana Dokunmayın!

D. Mehmet DOĞAN

Bir zamanlar her fırsatta iktidar partisine savrulan kartopu olan dokunulmazlık çığı hızla büyüyor. Kimleri süpüreceği aşağı yukarı görülebiliyor. 

ABD’den icazetli, Rusya’dan iltifatlı, Almanya’dan iltisaklı Demirtaş “imdat” sinyalleri yayıyor: “Beni kurtarın”!

Meğer ki neymiş? “Demokratik siyaset yapanlar” cezalandırılacakmış!

Yuh senin demokratik siyasetine!

Teröristleri himaye sende, cenazelerine katılarak mesaj vermek sende, partinin dağdan tayin edilmiş elemanları siyasetçi kılığında senin yolunda. Terör örgütünün her türlü rezaletini örtmek sende... 

Hem “teröre lanet” diyeceksin, hem de canlı bombaların, tuzaklı bombacıların ölülerini kutsayacaksın. 

Bu demokratiklikse, dünya demokratikliğin ne olduğunu bilmiyor demektir! Amerika’da bir şehre bir çukur kazdır arkasına silahlı militanlar yerleştir de, ABD demokratikliği öğrensin! 

Hendek, pardon “çukur” siyasetinin yılmaz savunucusu, iş kendine dayanınca, hemen CHP’yi tehdide yürüyor: “Ana muhalefet partisi tarihe şöyle geçer. Dokunulmazlığımız kalkarsa ’AKP kaldırdı’ demeyecekler, ’CHP kaldırdı’ diyecekler. İzleyeceğiz bakalım kaç CHP milletvekili bu suça ortak olacak. Çünkü dertleri HDP’li vekillerdir.”

Dokunulmazlıklar konusunda zayıf halka CHP. Dersimli Kemal, Başbakan’ın restini görmek zorundaydı, dokunulmazlık şampiyonluğundan çark edemedi. Şimdi bazı işaretler veriyorsa da, o kadar keskin dönüş kolay değil. 

Peki CHP-HDP ittifakı nasıl sonuç verir? Böyle bir ittifakın zemini hazır. CHP içinde HDP şubesi açan vekilleri ben saymayayım, kamuoyu zaten biliyor.

“Terörle mücadele sadece silahlı mücadele değildir” diyenler yerden göğe kadar haklıdır. Onun yalan üzerine kurulmuş ifsad edici siyasetini de gözden kaçırmamak gerekir. Gündüz külahlı, gece silahlı siyaset bundan başka ne olabilir? 

Meclis’e gel yemin et, Kandil’e git kasem et! Bir gün ABD’nin, ertesi gün Rusya’nın “önüne yat”! (Kılıçdaroğlu’nun “deyimler kitabı”ndaki anlamı seni tatmin ediyor mu?)

Seçilmiş numarası çek, Kandil’den tayin edildiğini gizle. 

Siyaset ahlâkı hep tartışılmıştır. Ahlâkî siyasetin yokluğu üzerine çok konuşulmuştur. Ahlâksızlığın bile ölçüsü, derecesi vardır. HDP’ninki derece çatlatan cinstendir.  

Bu ahlâkı çukura gömen siyaset, terör örgütünün bile bile gençleri ölüme göndermesine alkış tutmaktadır. Bunlarda ahlâkın en düşük derecesi dahi olsa, “yeter!” diyebilirler. Fakat bunlarda o haysiyet nerede?

Onların “yeter” demek haysiyetinden yoksun olmalarının sonucu: İşte ölüme giden bir gencin telsiz mesajı: “Hevaller belki yarın öbür gün öldüğümüzde bizim bir mezar taşımız bile olmayacak. Ailelerimiz bizim mezarımızı bile bilemeyecek. Yüksekova’daki, Sur’daki, Cizre’deki arkadaşlarımız gibi olmayalım. Aileleri şu an onları arıyor, sonumuzun ne olacağını bilemiyoruz hevaller iyi düşünün. Ya burada öleceğiz, ya da teslim olup yaşayacağız. Ben her şeye rağmen yaşamak diyorum. Bizi gözden çıkarmışlar. Kandil bizi bırakmış, biz niye burada savaşıyoruz. Rojava’dan gelenler nerede? Burası Kobani gibi değil dediler, anladılar, kaçıyorlar. Halkınız için dediler, halk yok, herkes gitti. Düşünün neye savaşıyoruz? Karar verelim. Bana destek verenler, çağrı bekliyorum.”

Evet! Uğruna savaşılan bir halk yok, bir ideal yok. Ama emekliliği çoktan gelmiş Kandil baronları var, Ankara’da işleri tıkırında sözde siyasetciler var. 

Öyleyse ne için ölünüyor? Sizin yüce bir davanız mı var? İla-yı kelimetullah için mi ölüme yürüyorsunuz, ki sonu şehitliktir? Örgütünüz Stalinst, yani ateist, yani din düşmanı. Öyle ise, sadece örgütün “ben varım” iddiası uğruna, Ankara’da yuvalanmış siyasetçilerin yaşaması uğruna ölüyorsunuz. Onlar var olacak, göbek çaplarını büyütecek, sizler çukurlarda kaybolacaksınız. 

Demirtaş efendi de poposunu kurtarmak için sağa sola mesaj yollayacak!

Zerre miskal vicdan olan bir siyasetçi bütün basın yayın organlarını davet eder, bir basın toplantısı düzenler ve “durun vicdansızlar, gencecik çocuklarımızı yok yoluna telef etmeyin!”der…

Bu gençlere sahip çıkmayan siyasetçi taslaklarına lânet olsun!

Bu yazı toplam 487 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim