İslâm dünyası batıdan doğuya sarsılıyor. Sokaklar,  meydanlar itaat kültürünü reddeden ahali tarafından dolduruluyor. Her  biri ülkesinin 30-40 yılını heba etmiş olan diktatörlere karşı uysallık  sona eriyor. 
 Evet “İtaatkârlık ve İsyan” veya “Uysallık ve İsyan”...
 20. yüzyılımızın büyük düşünürü, feylesofu Nureddin Topçu’nun 1934’te  fransızca olarak yayınlanan “Conformism et Revolte” kitabının türkçe  tercümesi böyle yapılıyor. 
 Fakat müellifi onu türkçe “İsyan Ahlâkı” olarak adlandırmayı uygun buldu. 
 Kitabın fransızcası 1934’te yayınlanmıştı, türkçesi 61 yıl sonra! Topçu’nun vefatından 20 yıl sonra yayınlanabildi... 
 Türkiye’nin dindar, muhafazakâr çevreleri Nuredin Topçu’dan hep tedirgin  oldular. Bu “ruh cephesinin maden işçisi” uysallığı reddetti. Muvaffak  olmayı önemsemedi. Halk oynamaktan, kazanmaktan, faydacılıktan, yakın  hedefleri ele geçirmekten her zaman kaçındı. Kurtuluşu kurtarışta  aradı... Kendi önemini asla anlatmadı, hareketlerinde, yazdıklarına  hiçbir mübalağa, rol, artistlik katmadı. Drama, illizyona başvurmadı,  cezbedici olmak istemedi...
 Dosdoğru konuştu. Kınanmaktan çekinmedi. 
 Devlet tarafından yüksek felsefe tahsili yapmak için Fransa’ya  gönderilmişti. Tahsilini, doktorasını başarıyla tamamladı. Ülkesine  döndü. İhtiyaç varken üniversiteye alınmadı. Lise öğretmenliğine tayin  edildi. Mesele etmedi. Öğretmen değil, “muallim” olarak hayatını  tamamladı. 
 Topçu neden ihtiyaç olmasına rağmen üniversiten uzak tutuldu? 
 Bunun çeşitli açıklamaları var. 
 Bence en akla yatkın olanı ve üzerinde durulmayanı, Fransa’da yazdığı doktora tezidir. Yani İsyan Ahlâkı’nın son satırları. 
 “Anadolu, bin yıllık tarihinden beri, sadece sınırlarda değil, hem de  devlet merkezinde ve aynı zamanda kendi kalblerinin derinliğinde, kutsal  cihad ilan ederek cemaatın selâmeti için kendilerini feda eden  kahramanlardan ve şehitlerden mahrum kalmadı, kendi tasavvuf geleneğine  yeniden sarılacak olan Anadolu çocukları, hem kendi nefislerinin  zorbalığına hem de despotların zulmüne karşı her zaman kutsal cihad ilan  edecekler(dir)”...
 Topçu kitabında Anadolu merkezli konuşuyor ama, bütün İslâm dünyasına  teşmil edilebilecek şeyler söylüyor. Bugünlerde, sanki onun dedikleri  oluyor. Bazı ülkelerde isyanın amacı yakın hedefleri ele geçirmek değil.  Yani açlık, sefalet değil isyanın sebebi. Mesela Libya’da refahın belli  ölçüde paylaşıldığı, hatta vatandaşların istisnasız maaşa bağlandığı  söyleniyor. 
 Bu dahi itaati sağlayamıyor!
 Topçu Anadolu’nun isyanı için tasavvufu kaynak göstermişti. Açık  konuşalım: Türkiye’de tasavvufî akımlar sessiz ve derinden giderek büyük  değişimlere yol açtılar. Bugünkü Türkiye’de onların görünür görünmez  rolleri ihmal edilemez. İslâm dünyasındaki isyanın arkaplanında  tasavvuf, tasavvufi akımlar var mı? Bunun en azından Libya’da görünür  olduğunu söyleyebiliriz. Libya’nın emperyalizme esas direniş unsuru olan  senusiliğin Libya diktatörüne karşı hareket halinde olduğu  görülebiliyor. 
 Diğer ülkelerde de tasavvufi akımların doğrudan veya dolaylı olarak  mevcut baskıcı yönetimlere karşı hareket halinde olduklarını tahmin  edebiliriz. 
 Nureddin Topçu orijinal bir düşünür olarak Türkiye sınırları dışında da  tanınmalı. İsyan Ahlâkı ve diğer eserleri tez elden arapçaya tercüme  edilmeli!
 Hasan Basri Çantay Meali
 Türkçede “meal” denilince ilk akla Hasan Basri Çantay’ın Kur’an-ı Hakim  ve Meali Kerim isimli, hacim olarak meali aşacak boyuttaki eseri gelir.  Mehmet Âkif’in yakın arkadaşı, onun Kur’an tercümesi macerasını da  yakından bilen Hasan Basri Bey, Kur’an’ı mümin bir alim olarak  anlamlandırarak son zamanlarda artan oryantalist yaklaşımlara iltifat  etmemiştir. Yeni Akit’in Hasan Basri Çantay mealini asli baskısında  olduğu gibi 3 cilt olarak okuyucularına armağan etmesi gerçek manasıyla  hizmettir.
İsyan Yılında İsyan Ahlâkı
- Yorumlar 0
 
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
SON EKLENEN GALERİLER
- 15:25 - TYB’de Osmanlıca Kursu başlıyor
 - 15:18 - Mesnevî Okumaları Dr. Öğr. Üyesi Fahrettin Coşguner ile Devam Ediyor
 - 15:10 - Kıbrıs’ta Son Cumhurbaşkanlığı Seçimi Perspektifinde Türkiye’nin Güvenlik Geometrisinde Kırmızı Çizgisi
 - 13:33 - Yasin Aktay: Gazze ve el-Faşir’in ilgisi veya BAE ve İsrail iş birliği
 - 13:32 - Resul Tosun: Ayıbımız Gazze ile sınırlı değil ki!
 - 13:31 - Tarkan Zengin: Savunmada küresel oyuncu olmak
 - 13:30 - Bilal Sambur: Ahlak mı? Kültür mü?
 - 13:30 - Mustafa Süs: Modern ihtiyar heyetleri: Sosyal medya ve ilişki danışmanları
 - 13:29 - Mustafa Özcan: Komplo teorilerine teşne olmak
 - 13:03 - Ahmet Tâlib Çelen: Sizce Bunlar Hangi Partilidir (2)
 - 13:02 - Ekrem Özdemir, TYB Konya’da “Toprağına Yabancı Aydın”ı Çözümledi
 - 12:59 - TYB İstanbul’da Recep Seyhan Özel Programı Düzenlendi
 - 11:01 - Mustafa Kara: Şazimend Gökdağ Teyzemizin Vefatına Tarih
 - 13:10 - Vefat ve Başsağlığı
 - 11:38 - TYB Trabzon Şubesinden Anlamlı Panel: “Batıcılık Akımının Kültürel ve Toplumsal Sonuçları” Konuşuldu
 
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim

























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.