Mehmet  Âkif bu ülkenin gerçek unutulmazlarındandır. Mısraları sürekli  dilimizdedir ve yılda en az iki defa hatırlanır. Vefat yıldönümü olan 27  Aralık’da ve İstiklâl Marşı’nın kabulünün yıldönümü olan 12 Mart’da.
 4 Mayıs 2007’de kabul edilen bir kanunla, 12 Mart Türkiye’nin ilk sivil  millî günü olmuştur. İstiklâl Marşı’nın kabul yıldönümü ve Mehmet  Âkif’in anılması böylece resmî bir çerçeve kazanmıştır. 
 Kazanmıştır da ne olmuştur?
 Kanun 4 ay içinde yönetmelik çıkarılarak uygulamanın düzenlenmesini  âmirken, yönetmeliğin yayınlanması 7 Mart 2008’de, yani neredeyse bir  yıl sonra, fakat ilk kutlamanın yapılacağı günden 5 gün önce, Türkiye  Yazarlar Birliği yöneticilerinin Başbakan’la görüşmesinden sonra mümkün  olabilmiştir.
 Demek ki kanun çıkarmak yetmiyor, Türkiye’nin ağır kanlı bürokrasisini harekete geçirmek gerekiyor!
 Geçen hafta, mutad olmayan bir zamanda, Mehmet Âkif’le ilgili bir haber  gazetelere yansıdı: “Mısır Âkif’in hatırasına vefa göstermedi!”
 “İstiklâl Marşı yazarı milli şair Mehmet Âkif Ersoy’un, Mısır’da  hayatının 11 yılını geçirdiği ev çürümeye” yüz tutmuştu... Aydoğan  Kalabalık’ın haberinde, Mehmet Âkif’in Mısır’da bulunduğu sırada  Kahire’nin civar yerleşmelerinden Hilvan’da kaldığı evin bakımsızlıktan  yıkılmak üzere olduğu, evin yerine apartman yapılmasının planlandığı,  Başbakan R. Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanlığı zamanında Abdullah  Gül’ün evin satın alınması için talimat verdiği, ancak bu konuda olumlu  bir netice alınamadığı belirtiliyordu...
 Haberden de anlaşılacağı gibi, vefa Mısır’dan değil, Türkiye’nin en üst  yöneticilerinin talimatına rağmen, sonuç alamayan bizim bürokrasiden  beklenmelidir. 
 “Vefa” için sağır sultanın ülkesi Mısır’a gitmeye gerek yok. Türkiye’de  Mehmet Âkif’in hatırasına sorumlu mevkide bulunanlar, yetkililer gerekli  ilgiyi gösteriyorlar mı acaba?
 Mehmet Âkif’in İstiklâl Marşı’nı yazdığı evin korunması, ayakta  tutulması çok uzun mücadele ve gayretler sonucu mümkün olabilmiştir. 
 Taceddin Dergâhı ilk 1949’da müze yapılmış, sonra terk edilmiş;  1970’lerde tekrar müze yapılmış, akabinde ilgisizlikten harabeye yüz  tutmuştur. TYB’nin 1978’den beri ısrarlı gayretleri sonucu, önce Diyanet  Vakfı, sonra Kültür Bakanlığı’nın ilgisiyle canlanmış ve nihayet son  olarak Vakfılar Genel Müdürlüğü Taceddin Dergâhı’nı ve Camiini esaslı  bir onarımdan geçirerek halkımızın istifadesine sunmuştur. 
 Peki, Dergâh’ın ve Camiin çevresi ne durumda? 
 Yazarlar Birliği, bölgeye yapılan kanun dışı inşaatların yıkılması için  yıllarca mücadele etmiş, bazı binaların yapılmasını engellemiş; fakat  binanın bitişiğine dikilen 11 katlı çirkin yapı, belediye  yöneticilerinin ifadeleriyle “masonların şerrinden korkularak”  yasallaştırılmıştır!
 TYB’nin İstiklâl Marşı Bahçesi/Parkı projesi, Altındağ Belediyesi  tarafından kadük edilmiş, Ankara’da yüzlercesi bulunan sıradan bir park  yapılmıştır. Belediye başkanının diktirdiği estetikten yoksun “İstiklâl  Marşı anıtı”, Başbakanın şifahi talimatına rağmen, ancak bir yıl sonra  ortadan kaldırılabilmiştir.
 Az çok sanattan, estetikten anlayan herkesin ağız birliği ettiği üzere,  İstiklâl Marşı bugüne kadar bu kadar rezil bir malzeme üzerine ve bu  kadar çirkin şekilde yazılmamıştı. Bu çirkinlik anıtı yıkılmıştır ama,  belediye başkanı civardaki harap binalar ve gecekonduları temizlerken,  tarihi değeri olan bazı evleri de bir gece içinde yok edivermiştir! (Bu  evlerin resimleri arşivimizde mevcuttur.) 
 İstiklâl Marşı parkının rantından istifade eden Başkan, asıl merkezî  obje olan Taceddin Dergâhı’nı bir kot yükseltmesiyle çukura düşürmüştür!  Dikkatli bakanların göreceği gibi, nevzuhur park, Taceddin Dergahı’nın  bahçe duvarı hizasına kadar yükseltilmiştir!
 TYB’nin projesinde civardaki eski evlerin korunması, kamulaştırılması ve  gerçekten kültür ve sanatla ilgili faaliyet gösteren kuruluşlara tahsis  edilmesi fikri de ticarete ve şova mağlub olmuş, etraf kafeler,  pastahaneler ve lokantalarla doldurulmuştur. 
 Mehmet Âkif’e vefa için sadece Mısır haberini yapan muhabiri değil,  bütün sağduyu sahibi gazeteci ve yazarları İstiklâl Marşı’nın yazıldığı  binanın civarının ne hale getirildiğini görmeye davet ediyorum.
 Eğer cilaya, gösterişe kanmayıp, işin aslını araştırırlarsa, bu vefa sorgulaması, gerçek bir zihniyet dönüşümüne yol açabilir.
Mehmet Âkif’e Mısır’dan vefa beklemek!
- Yorumlar 0
 
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
SON EKLENEN GALERİLER
- 15:25 - TYB’de Osmanlıca Kursu başlıyor
 - 15:18 - Mesnevî Okumaları Dr. Öğr. Üyesi Fahrettin Coşguner ile Devam Ediyor
 - 15:10 - Kıbrıs’ta Son Cumhurbaşkanlığı Seçimi Perspektifinde Türkiye’nin Güvenlik Geometrisinde Kırmızı Çizgisi
 - 13:33 - Yasin Aktay: Gazze ve el-Faşir’in ilgisi veya BAE ve İsrail iş birliği
 - 13:32 - Resul Tosun: Ayıbımız Gazze ile sınırlı değil ki!
 - 13:31 - Tarkan Zengin: Savunmada küresel oyuncu olmak
 - 13:30 - Bilal Sambur: Ahlak mı? Kültür mü?
 - 13:30 - Mustafa Süs: Modern ihtiyar heyetleri: Sosyal medya ve ilişki danışmanları
 - 13:29 - Mustafa Özcan: Komplo teorilerine teşne olmak
 - 13:03 - Ahmet Tâlib Çelen: Sizce Bunlar Hangi Partilidir (2)
 - 13:02 - Ekrem Özdemir, TYB Konya’da “Toprağına Yabancı Aydın”ı Çözümledi
 - 12:59 - TYB İstanbul’da Recep Seyhan Özel Programı Düzenlendi
 - 11:01 - Mustafa Kara: Şazimend Gökdağ Teyzemizin Vefatına Tarih
 - 13:10 - Vefat ve Başsağlığı
 - 11:38 - TYB Trabzon Şubesinden Anlamlı Panel: “Batıcılık Akımının Kültürel ve Toplumsal Sonuçları” Konuşuldu
 
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim

























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.