“İnsan nisyan ile malûldür” der, eskiler.  İnsan  unutur! Unutmak insan hastalığıdır! Hayatın akışı, geçim gailesi, iş  güç, çoluk çocuk derdi... Sırf bunlar değil unutma sebepleri. Nefsimizin  bizi sürüklediği heva ve heves onlardan daha mühim bir unutmaya yol  açar. Mal, para ve bunlara eklenen bitmez tükenmez hırslar, ihtiraslar.  Dünyalının gözünü dünya doyurmaz! Unutma esasen bir kendini kaybetme halidir.  İnsanın varlığını, âlemdeki yerini ve kul olarak mükellefiyetlerini unutması bir insanlık yitimidir.  İnsan unutur, yani kendini yitirir. Bunun da farkına varmaz.  “Ramazan” bir kelimelik kuvvetli bir hatırlatmadır.   Bu tek kelimenin içinde o kadar çok şey vardır ki... Oruç ibadeti o  kadar çok şeyi hatırlatır ki... Türkiye, dini bilgilenmenin dışına  düşürüldüğü, dini hayatı kısıtlandığı zamanlarda kendini oruçla  hatırladı. Buna “idrak etti” de diyebiliriz. “Diriltti” de... Bir uğurda aç kalmak.  Nefsinin arzularını gün boyu geri çevirmek. Allah rızası için meşrû olan şeyleri bilerek terk etmek.  Bu öyle bir  hatırlatmadır ki, 11 ayın kaymış olan yörüngesi bu ayda yerine oturur.   Ramazan hatırlatır: Varlığımızı, fâniliğimizi, insanlığımızı; velhasıl  “ben”in ötesindeki şeyleri. Tok adam unutur, aç insan hatırlar!   Ramazanda hissiyatımız gelişir, ruhiyatımız beslenir. Gövdemiz aç kalsa  ne gam.  Afrika’nın kıtlık ve açlıkla imtihanını ramazan olmasa idi bu  kadar derinlemesine fark edemezdik.  Ramazanı fark ettik, hatırladık; o  da bize çok şey hatırlattı. Bunlardan biri de dünyanın başka  ülkelerindeki açlar, yoksullar, yetimler...
Yetimler... Ah o yetimler!  Anasızlar, babasızlar; hem anasız hem babasız yavrular... Sevgili  Peygamberimiz işaret parmağı ile orta parmağının arasını biraz açarak şöyle buyuruyor: “Ben ve yetimi kollayıp gözeten kimse cennette böylece beraber bulunacağız.” Peygamberimiz bizatihi bir  yetim! Önce babasını, sonra anasını kaybetti. Ona “dürr-i yetim” denir.   Yani, sedefin içinde büyük ve tek inci! Bu hız çağında, bu her türlü  hercümercin insanı boğuntuya getirdiği, kendinden uzaklaştırdığı  devirde, yetim kim, fakir kim ayırdedememenin rehavetine kendinizi  kaptırabilirsiniz.   Yoksulu görmek, yetimi gözetmek isteyen için bize  yardımcı olacak hayır kurumlarımız var çok şükür.   İnsani Yardım Vakfı  (İHH) ile gazetemiz dünyadaki “savaş, açlık ve çeşitli felâketler”den  dolayı “öksüz ve yetim” kalan milyonlarca çocuğa sahip çıkmak, onlardan birini veya birkaçını “himaye” etmemizi sağlamak maksadıyla hayırlı bir işe, bir mücahedeye girişti.  Ramazan ayı aç kalma ayı değildir, rahmet ve bereket ayıdır. Kendini men etmek, vazgeçmek birinci  safha. İkincisi, yapmak. Allah’ın rızasını kazanacak, varoluşumuza  anlam katacak güzel şeyler yapmak.  Yetimlerle ilgili hadiste dört sahih  hadis kitabı ittifak ediyor: Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi...  Dünyanın muhtelif ülkelerinde “öksüz ve yetim”lere “Koruyucu Aile”  olabilirsiniz. Türkiye’nin ortalama refah seviyesine göre her ay  vereceğiniz pek cüz’i bir meblağ, bir öksüze, bir yetime medar olabilir.  Ramazandayız: Hatırlayın. Ramazan yetimi hatırlamaktır. İnsanlığınızı fark edin! Bir basamak daha çıkın, nefsinizi men etmekten ötesini yapın...
 
24.08.2011 Yeni Akit
Bu yazı toplam 1314 defa okunmuştur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.