• İstanbul 16 °C
  • Ankara 19 °C

Artık Kime Ait Olduğu Ayırt Edilemeyen Şiirler Okuyoruz

Artık Kime Ait Olduğu Ayırt Edilemeyen Şiirler Okuyoruz
Mustafa Uçurum ''Şairin Aynası'' kitabında, yeni Türk şiirine emek veren şairlerin az bilinen ya da fark edilmemiş yanlarını, şiirlerini ya da özelliklerini bulup, onları masaya koyuyor.
Kitapta kuramsal ve poetik nitelikte yazılar da yer alıyor. Şadi Kocabaş yazdı.
 
Boş kalan zamanlarımızı doldurmak, kitaplıklarımızda küçük bir alan işgal etmek dışında, edebî eserlerin, devralınan kültürü bizden sonra gelenlere; üzerine bir şeyler de ekleyerek aktarmak gibi önemli bir işlevi daha var. Kapağı açılıp da içinde yolculuğa çıkılan her edebî eser, oluşturulduğu dönemin tanığı, yorumlayıcısıdır. Yıllar önce yazılmış kitapların elinden tutup onlara hak ettikleri ilgiyi göstermek, yani okumak ve anlamaya çalışmak okurların ve özellikle de bugünün yazar ve şairlerinin üzerine düşen bir yükümlülük. Önemli ama unutulmuş ya da gerektiği kadar üzerinde durulmamış eserleri gün ışığına çıkarmak, kendilerinden önce yazılmış olanların farkında olmak, bir tür, metinlerarasılık imkanı da veren bir fırsat aslında.
 
Şairin Aynası, Mustafa Uçurum’un deneme türünde kalem aldığı bir kitap. Kitapta iki farklı işlevde yazılar yer alıyor. Bunlardan bir bölümü, yeni Türk şiirine emek veren şairlerin az bilinen ya da fark edilmemiş yanlarını, şiirlerini ya da özelliklerini bulup, onları masaya koyuyor. Diğer yazılar ise, kuramsal ve poetik nitelikte.
 
Edip Cansever’den Turgut Uyar’a
 
Turgut Uyar, Cahit Külebi, Edip Cansever, İlhan Geçer, Sezai Karakoç gibi önemli şairlere dair anekdotlar okuyucunun ilgisini çekecektir diye düşünüyorum. Örneğin bunlardan birinde Uçurum şöyle bir not düşmüş: “Her ne kadar Edip Cansever; ‘Dışarı çıkıyorsanız dikkat, çiçeklerle karşılaşmayın/ Ya da koklamayın onları, iyisi mi, yüzünüzü örtün şapkanızla’ mısralarını kaleme almışsa da ‘Yangın’ şiirinde, ... daha sonra yazdığı ‘Bir Çiçek Sergicisi Der Ki’ şiirinde kendini temize çekmek istercesine, ‘Benim bütün yaşamımda hep karanfiller olmuştur/ Her zaman hatırlarım/ Sanki bir karanfilden sürekli doğmuşumdur’ demiştir ve çiçeklerin gizeminden kendisini daha fazla uzak tutamamıştır.” (s.17)
 
Turgut Uyar’ın kişisel şiir serüvenindeki salınımları özetlerken yazar, Uyar’ı samimiyet, cesaret ve çelişkiler yanıyla okurun önüne itmekle birlikte, onun güçlü kaleminin hakkını teslim etmekten de geri durmuyor: “Halk edebiyatı, divan edebiyatı ve İkinci Yeni arasında kalıp, şiirini bir harman yeri gibi savurmuş olsa da; cami ile meyhanenin buğulu havasını aynı anda şiirine üflese de Turgut Uyar’ı okumak gerek. Kelimelerin şiirde nasıl rahat bir şekilde kullanıldığına şahit olmak için, şiirin bir hikâyeye nasıl yaslandığını görmek için, ‘Geyikli Gece’yi kurtarmak için ve en çok da Türkiye için Turgut Uyar’ı okuma gerek.” (s.39)
Bu haber toplam 813 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim