• İstanbul 16 °C
  • Ankara 19 °C

Hasan Hüseyin Çağıran’ın Kanımız Yerde Kaldı Kitabı Üzerine

Hasan Hüseyin Çağıran’ın Kanımız Yerde Kaldı Kitabı Üzerine
Hasan Hüseyin Çağıran 1992’de, İzmir’de doğdu. Çocukluğu Konya Doğanhisar’da geçti. Üniversite eğitimini Gazi Üniversitesi’nde aldı.
Metin yazarlığı ve editörlük yapıyor. Ebabil Yayınları arasından çıkan Kanımız Yerde Kaldı, şairin ilk kitabı. Varlığını şiirin imkanlarıyla teşrih masasına yatırıyor. O şiirinden razı, biz de ondan.
 
İlk kitap söyleşilerini çok severim. Bunlar bazen ilk söyleşiler de olur aynı zamanda. Bizimki öyle mi bilmiyorum ama şaire ilk kitapla ilişkisini sormak istiyorum evvela… Razı mısınız bu kitaptan?
 
Evet, ilk söyleşi… “Razı mısınız” sorusuna da yekten “evet” cevabını verebilmeyi isterdim. Halbuki Kanımız Yerde Kaldı’nın kendisi bir yer-yurt gözetme çabasının ve kendinden razı olamamanın hasılasıdır. Varlığımı şiirin imkanlarıyla teşrih masasına yatırdığımı görüyorum. Bunu yer yer bilinçli yer yer bilinçsiz yapmışım. Mesela “Gazzâlî’nin Külleri” bölümünde yer alan şiirler tam olarak ilk gençlik dökümüdür. Çoğu ilk yazdığım şiirlerdir. Modernleşmenin; zamanın ruhuna, çağının insanına dikte ettiklerine adapte olamayan ama geleneğine, tarihine, coğrafyasına da adeta sorunlarının faturasını çıkarma hıncıyla bakmaya teşne insanın çıkmazına işaret ediyor o şiirler.
 
Çok şey değişti, ben de değiştim. Kitabın diğer bölümleri bunu gösterir. Hal böyle olunca, yekpare bir yapı gözetmekten çok kendi bütünümü görmeye çalıştım. Günahıyla sevabıyla, benim ortadaki.
 
“Erkenkızarangüller Gazeli” de sadece ilk kitapta olabilecek bir itiraf şiiri gibi…
 
Kendisini hürmetle selamlıyorum, Mustafa Şahin’dir o şiire ilham veren. Ankara’da, yollarımızın kesiştiği kısa dönem içerisinde kendisinden birkaç kez duymuşumdur. Hoca’nın bakışları insana nüfuz eder. Size bakıyorsa içinizden geçenleri okuduğunu hissedersiniz. Gözlerimin içine bakarak derdi ki “Erken kızaran güllerden olma”. Bu söz beni önce yaraladı sonra onardı. Nihayetinde ortaya mazeret beyanı olarak o şiir çıktı.
 
“Büyük Masal”daki kulağınıza fısıldayan, kalbinize sokulan duayenleri henüz şiir, roman yazmamış, hadis rivayet etmemiş, devlet kurmamış halleriyle dinliyoruz. Bu tercihin sebebi nedir?
 
Bir tür temrin şiiridir o. Hani “kitaptan razı mısınız” diye sordunuz ya, kendine dönüp “razı olunası” işler elimden sâdır olur mu diye düşünmesi insanı “yapabilenler”e kulak vermeye götürüyor. Onların da tedirgin oldukları, kendilerini içten içe deştikleri, başlarını kaldırıp dünyaya baktıkları, sevdikleri, düşüp kalktıkları bir hayatları vardı. Yapana kadar bunlar anlam ifade etmiyor. Ortaya eser çıktığında da o erken zaman tereddütleri hafızalardan siliniyor ve mükemmel bir tarihin yazıcılığı için sıraya giriliyor. Hayır, aciziz. Yapabilenlerin de nihayetinde birer insan olarak,erken yaşlarında kulağıma fısıldadıkları şeylere kulak vereyim istedim.
Bu haber toplam 1205 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim