Bakın, şimdi “dikey mimariden yatay mimariye geçilecek şehirlerimizin silüeti korunacak” diyorlar. Teorik olarak güzel ve doğru bir yaklaşım ama pratikte karşılığı yok. Çünkü şehirlerimizin korunacak bir silüeti kalmadı artık.
İstanbul, Ankara ve Anadolu’nun belli başlı şehirlerinin hepsinde durum aşağı yukarı aynı. İstanbul ve Ankara “özel sektör eliyle” zaten şehir estetiğini kaybetmişti, Anadolu şehirlerinde ise “devlet eliyle” yapılan TOKİ konutları bu işi gördü. Bu saatten sonra “dikey mimariden yatay mimariye geçeceğiz vaatleri” insanlarla dalga geçmekten farksız değil mi?
FETÖ konusunda yapılanlar gibi tıpkı... Gülen’in irtibatlarını görmezden, niyetlerini anlamazdan gelerek geçirilen vakitlerin sonunda bütün o yaşananlar sanki hiç yaşanmamış gibi yapmak... Üstelik bunca zaman boyunca “Cemaati ortadan kaldırmaya çalışmakla” suçladığınız kişileri ve kurumları şimdi FETÖ’ye destek vermekle suçlamak (zorunda olmak).
Veya siz “iki kere iki üç eder” iddiasında bulunurken “aman, yanlış yapıyorsunuz, dört eder” diye sizi uyaranları “hain, satılmış, işbirlikçi” ilan ettikten sonra üçten hayır gelmeyeceği belli olunca bu sefer “dört ettiği bana haber verilmedi” diye şikâyet etmek...
Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kiras/aklimiz-amerikada-gonlumuz-rusyada-mi-12874
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.