Güvenlik güçlerimizin şiddete tapınan, kandan beslenen bu zalimlere karşı muzafferiyeti için dua edeceğiz, dayanışmamızı artıracağız. Yapacağımız şeylerden birisi de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam etmek, yaramıza tuz basıp, acımızı içimize bastırıp işimize, gücümüze devam etmek...
Bizim İsmail Kılıçarslan, geçenlerde, mütedeyyin genç kızların erkeklere göre daha cevval ve neşeli olduklarıyla ilgili gözlemlerini anlatan, oldukça ilgi çeken bir yazı kaleme aldı. İsmail kardeşimin söyledikleri beni, 15-20 yıl önce yazdıklarıma götürdü. O tarihlerde, İsmail'in yazısındaki gözlemlerini, sadece mütedeyyin olanlarla değil tüm kadınlarla ilgili olarak yapmış ve şunları yazmışım:
“Öyle sanıyorum ki, toplumun rahmetli Turgut Özal'ın değişim programlarının ardından, son on yıldır yaşadığı hızlı modernleşme dalgasına paralel olarak, hızla geleneksel savunma hatlarına, dini mevzilere geri çekilmesinin yarattığı infial, modernleşme dalgasının gerçek sonuçlarını görmemizi engelledi. Bu dikkat saplanması yüzünden, entelektüellerimiz ve akademisyenlerimiz, modernleşmenin diğer ucundaki mahremiyet dönüşümünü gözden kaçırdılar… Kadınların daha sezgisel ve daha duygularına yakın bir beyine sahip olduklarına; modern uygarlığın aslında kadınsı bir uygarlık olarak değerlendirildiğine ilişkin teorilerle (birlikte toplum manzaramıza baktığıma görüyorum ki:) Geri bıraktırılmış bir ülkede, Türkiye'de birey, 1995'lerde kadın kılığında ortaya çıkmıştır.” (Yeni Yüzyıl, 18 Ağustos 1996)
Devamı için: http://www.yenisafak.com/yazarlar/erolgoka/modernligin-duygu-devrimcileri-kadinlar-2018384
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.