Yusuf bir gün kafasında bir plan yapar. Arda Nehri’ni sevdiğiyle geçerek izlerini kaybettirip yeni bir hayat kurmayı düşler. Bu durumu Feride’ye anlatır.
Birlikte bir gece kaçarlar. Kayıkla Arda Nehri’nden geçmek için dayılarının köyü Kırcaali’ye giderler. O gece orada geçirirler. Aynı yatakta yatarlar. Ama babasının rızası ve nikahı olmadığından, birbirlerine dokunmazlar. Yusuf, belindeki kamayı ve boynundaki cevşeni çıkarır yatağın ortasına koyar. Bak Feride:
“Ben senden yana dönersem, Kur’an çarpsın, kılıç kessin. Sen benden yana dönersen kılıç kessin, Kur’an çarpsın” diyerek yemin edip uyurlar.
Sabahleyin saat sekiz suları erkenden, Arda Nehri’ne inerler. Arda boyunda bağlı bulunan balıkçı kayığı bulurlar. Onunla karşıya geçmek isterler. Akşamdan yağan yağmur, Arda Nehri’nin sularını yükseltmiş ve sel, suları dalgalar haline getirmiştir. Feride, Yusuf’un kolundan tutarak:
”Dalgalar çok yüksek bu kayık bizi karşıya geçirmez. Ne olursun dönelim geri,” der.
Devamı: https://www.izdiham.com/aman-bre-deryalar-turkusunun-unutulmayan-hikayesi/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.