• İstanbul 19 °C
  • Ankara 23 °C

“Arap İsyanı” elebaşısının Atatürk’ün yanında ne işi var?

C.Yakup ŞİMŞEK

Siyonist terör devletini aklamak için yeniden önümüze konulan kokmuş yemek: Arap isyanı! Yersen!

Hadi biz yiyelim de bu fotoğrafa bakan “atatürkçülükten geçinenler” ne yiyecekler!

(Tamam, ne yedikleri anlaşılmıştır! Duymak istemiyorum!)

Malum slogan yüksek sesle tekrarlanıyor: “Araplar bizi arkadan vurdu!”

İngilizler nerden vurdu? Neden İngilizlerle ilgili tek lâfınız yok? Fransızı, İtalyan’ı yanına alarak Anadolu’yu işgal eden, Yunanı İzmir’e çıkarıp üstümüze salan İngiliz değil mi?

1. Dünya Harbi, İngiliz İmparatorluğu’nun İslâm dünyası ile ilgili siyasî stratejisini sonuca ulaştırmasına fırsat vermiştir. Bunun için Arap dünyasında ajanları vasıtasıyla bir isyan zemini oluşturmak için harekete geçmiş, Şerif Hüseyin’in ihtiraslarını kullanarak sınırlı bir “Arap isyanı” çıkarmayı başarmıştır. Hüseyin’in İngiliz himayeli “Arap isyanı” çok yönlü sonuçlar doğurmuştur. En başta Siyonistler hedefine ulaşmış, Yahudiler Filistin’e yerleşmiştir. Osmanlı Devleti’nin Arap bölgeleriyle bağının koparılmış ve nihayetinde Hilafetin kaldırılması böylece mümkün olmuştur. Elbette bütün bu gelişmelerde İngilizlerin baskın rolü olduğunu unutmamak gerekir.

Hüseyin’in “Arap isyanı”nın bize tercümesi, “arkadan vurma” mecazı ile ifade edilir. Araplar, Osmanlı düşmanla (İngilizlerle) savaşırken isyan etmiş ve bizi arkadan vurmuşlardır! İngilizler işin içinde olmasa idi, bu iddianın inandırıcılığı yüksek olabilirdi. İngiliz siyasetinin bu raddede vuranla vurulanı aynı istikamete sevk edebilme gücü üzerinde de düşünmemiz gerekiyor.

Şu satırları birlikte okuyalım:

“Hicaz demiryolunun tahribi nedeniyle Türk geri çekilişi her yerde aksadı, askerlerin yaya olarak yollara düşmesine yol açtı. Bedeviler ve silahlı köylüler askerleri pusuya düşürüp soyuyorlardı. Muharebe hattı belirsizleşmiş, karışmış ve iç içe girmişti. Mağlûb Osmanlı Yedinci Ordusu’nun komutanı sonraları modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal kuzeye doğru çekilirken Arap ordusunun eline düşmekten kıl payı kurtulanlar arasındaydı. Kemal esasen Faysal’ın kıdemli Osmanlı subaylarıyla temasını sürdürme siyaseti çerçevesinde aylardır haberleştiği kişiler arasında idi. Kaçışına Faysal tarafından müsaade edilmesi mümkündür. Türkiye’nin imparatorluktan Arapların ayrılmasına kendisini hazırlaması gerektiğini inandığı bilindiği için Arap davasının yararlı bir müttefiki olması mümkündü: Mustafa Kemal, Araplar kendi başkentlerine yerleştirilir yerleştirilmez Türkiye’de hükümete karşıt olan her kesimin etrafında toplanacağını ve Anadolu’da Enver’e ve Alman müttefiklerine karşı saldırıya geçmek için topraklarından bir üs bölgesi olarak yararlanmak isteyeceklerini…[Faysal’a vaad etti.] Toros Dağları’nın doğusunda kalan tüm Türk kuvvetlerini birleştirmeyi başaracak olursa bunun doğrudan İstanbul üzerine yürümesine olanak sağlayacağını umuyordu. Faysal daha sonraları Mustafa Kemal’in Türkiye’de denetimi ele geçirmesinin kuvvetli bir destekçisi olacaktı.

(Ali A. Allawi: Irak Kralı 1. Faysal. çev. Hakan Arabacı, İstanbul 2014, sf. 161-162)

Ezberlerimizi bozan sarsıcı bilgiler, iddialar var bu metinde.

Hazmetmek için birkaç kere okumakta fayda var!

Hüseyin’in oğlu Faysal Mustafa Kemal’i ölümden kurtarmış! Bizi arkadan vuranların kumandanının temasta olduğu Osmanlı subayları arasında Mustafa Kemal de varmış! Mustafa Kemal Arap davasının müttefiki imiş. Araplar başarıya ulaşır ulaşmaz, Mustafa Kemal ordu toplayıp İstanbul üzerine yürüyecekmiş!

Ey inkılâp tarihçileri, atatürkçülükten geçinenler: Bu iddiaları bir bir çürütün! Çürütün ki ferahlayalım.

Deyin ki, “Faysal kim ki Mustafa Kemal’i kurtarıyor!” “Öyle bir hainle Kemal Paşa temasta olamaz!” “Hele de paşamız Arap davasının asla müttefiki olamaz!”

“Araplar işi garantiye alır almaz, yani Osmanlı’dan ayrılır ayrılmaz, ordu toplayıp İstanbul üzerine yürümeyi, yani kardeş kavgasına girmeyi aklından bile geçirmez!”

“Böyle bednam bir adam Paşamızla birlikte resim çektiremez!”

(Mevzu mühim, devam edeceğiz)

 

Bu yazı toplam 998 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim