• İstanbul 18 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 23 °C
  • Konya 17 °C
  • Sakarya 19 °C
  • Şanlıurfa 22 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 20 °C
  • Bolu 17 °C
  • Bursa 19 °C

Taha Kılınç ile Mehmet Serhan Tayşi Üzerine Konuştuk

Taha Kılınç ile Mehmet Serhan Tayşi Üzerine Konuştuk
Millet Kütüphanesi'nin 33 yıl müdürlüğünü yapan, kültür hayatımızın önemli isimlerinden Mehmed Serhan Tayşi'nin hatıratını yayına hazırlayan Taha Kılınç; merhumun hayatı, ilmî serüveni, dönemi üzerine Yusuf Sami Kamadan'ın sorularını cevapladı.
Millet Kütüphanesi'nin 33 yıl müdürlüğünü yapan, kültür hayatımızın önemli isimlerinden Mehmed Serhan Tayşi'nin hatıratını yayına hazırlayan Taha Kılınç ile merhumun hayatı, ilmî serüveni, dönemi üzerine konuştuk.
 
Merhum Mehmet Serhan Tayşi kültür hayatımızın önemli ve kıymetli isimlerinden biri idi. Allah rahmet eylesin. 30 Nisan 2015'te Fatih Camii'nden kaldırılan cenazesine iştirak etmiş, cenaze törenini haberleştirmiştik. Orada hatırlarsanız sizlerle de ayaküstü, kısa bir röportaj yapmıştık. Röportaj esnasında "çok enteresan bir tevâfuk eseri kendisinin hatıratını yayına hazırlama şerefine nail oldum" şeklinde bir cümle kullanmıştınız. Mehmet Serhan Tayşi ile tanışma ve hatıratın yazılmasına giden süreci sizlerden dinleyebilir miyiz?
 
2003 yılındaydı, bir gün Dursun Gürlek Hocayla Beyazıt’ta Çınaraltı’nda oturuyoruz. Sonrasında “Ben Beyazıt Kütüphanesi’ne gideceğim, Mehmed Serhan Bey de orada, duydun mu ismini hiç?” diye sordu, “hiç duymadım” dedim. “Gel seni onunla tanıştırayım” dedi ve yola koyulduk. Beraber rahmetli Beyazıt Devlet Kütüphanesi Müdürü olan Şerafettin Kocaman Bey’in odasına girdik. İçeride Mehmed Bey oturuyor. Bembeyaz sakallı. Kucağında eski bir kitap. Şerafettin Bey’le kitap hakkında konuşuyorlardı. Beni tabi hiç tanımıyor. Tanıması da mümkün değildi. Çünkü son zamanlarında gözleri de görmemeye başlamıştı. İçeriye girer girmez, Dursun Bey tam beni tanıtacakken, o buna fırsat bırakmadan bana hitaben “gel delikanlı gel, bu kitaba dokunmak herkese nasip olmaz” dedi. Elimi aldı ve kitabın üzerinde gezdirdi. “Bu ne biliyor musun?” dedi, ben tabi “bilmiyorum” dedim. “Bu Dîvânü Lugati’t-Türk’tür, dünyadaki tek nüsha kucağımdaki bu nüshadır, bütün nüshalar buradan çoğaltıldı” dedi.
Bu haber toplam 1018 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim