Türkiye’de NATO’ya üyeliğin kırılmanın adının konması olduğunu ama asıl kırılmanın 2. Dünya Savaşı sonrasında adım adım başladığını anlattı. Çok partili hayata geçişimizin bile batı ile ilişkilerimiz çerçevesinde gerçekleştirildiğini ifade etti ve “Türk siyaseti kendi iç dinamiklerine göre şekillenmiyor” dedi.
“Yeni Türkiye” sözünün içinin, artık eski Türkiye’nin cilalanmış hali anlamına gelecek şekilde doldurulduğunu söyleyen Erol, gittikçe daralan üst kimlik arayışlarının tersine dönmesi gerektiğini, yani Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük olarak daralan bu üst kimlik arayışının imkân dâhilinde olmadığını bunun tersine dönmesinin şart olduğunu ifade etti. ABD’nin yüzde doksan beş farklılığı yüzde beş ortaklık noktasında birleştirip devlet olabildiği halde, Türkiye’nin yüzde beş farklılıkla bile dağılabiliyor olduğuna dikkat çekti. Kendi kavramlarımız ile bir yol çizemediğimizi söyleyen Erol, “Biz başka ruhlarla bu bedeni diriltmeye çalışıyoruz, ama asıl ruhu vermedikçe bu beden canlanmayacaktır” dedi.
Sorular üzerine son dönem türk dış politikası üzerine görüşlerini ifade eden Erol, “Türkiye üzerinden Ortadoğu şekillendirilmiyor, Ortadoğu üzerinden Türkiye şekillendiriliyor” dedi.
Haber: Dilara Coşkun
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.