Türkler iki defa medeniyet değiştirdiler. İlki 9 ve 10. asırlarda kendi istekleriyle Müslüman olarak İslam medeniyetine dâhil oldular. Diğeri de 18. yüzyılda Batı medeniyetine katılma çabası gösterdiler.
Türk tarih profesörü Osman Turan’a göre; Türklerin İslam medeniyetine girişleri ile Avrupa medeniyetine giriş teşebbüsleri arasında benzerlik vardır. İslam medeniyetine girerken din değiştirmişler ancak Batı medeniyetine girerken din değiştirmemişlerdir.
En tehlikesi de bu olmuştur. Keza ilimsiz ve dinsiz hiçbir medeniyet yoktur. Örneğin Uzak Doğu medeniyeti Konfüçyüs’e ve Budizm’e dayanırken, Yunan Roma medeniyeti politeizme, Avrupa medeniyeti Hristiyanlığa, İslam Medeniyeti de İslam’a dayanır.
Yani bu medeniyetlerde kültürel kodlar ve yazılım o dinlere aittir. Dolayısıyla insanlar o kodlamalar üzerine bir kültür dünyası inşa ederler.
Cumhuriyetle birlikte Türkiye, yazılımı farklı olan başka bir dünyaya geçiş yapmaya kalkınca insanı alabildiğine rencide eden pozitivizmin kıskacı altında kendine yabancılaştı.
İnsanlık tarihine artık whigist bir yaklaşımla yorumlayan ve geçmişin hakikatinden uzaklaşan tuhaf bir zihni ortam tesis edildi.
Kendi içinde tutarlı olan Avrupa hukuku, insan hakları ve özgürlükler bize evrensel değerler olarak yutturularak kendi hukuk anlayışımız ve özgürlük değerlerimiz kendi yazılımımızın dışında pragmatist bir işlev gördü ve adalet ciddi manada yara aldı.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/adalet-kulturden-bagimsiz-degildir/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.