• İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi”

Ahmet Doğan İLBEY

Ümmeti içinde Hazreti Peygamber Efendimiz’i en çok seven, İslâm’ın Bayraktarı, Hâdimül Harameyn Âl-i Osman Türklerinin şanlı ordusu serhat boylarında cenk ediyor aşk ile…                                                                       

 

“İslâm’ın son ordusu” için Yahya Kemal, “Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi / senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi / ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın / gâlib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın” diyordu…

 

Arif Nihat Asya, Efendimiz Âleyhisselâtüvesselâm’a âşık Türk ordusu için “Delikanlım! işâret aldığın gün atandan! / Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan! / Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan’dan / (…) Haydi, artık uyuyan destanını uyandır! / (…) Bas, titresin yerin bağrı /Doğu’dan batıya doğru / Bir yay gibi ger meydanı…””  diye nâra atıyordu…   

                            

İstiklâl şairimiz Mehmed Âkif’in dua ettiği (Ordunun Duası) ordudur bu ordu:                                                                                                                   

“Yılmam ölümden, yaradan, askerim / Orduma, ‘gâzî’ dedi Peygamberim / Bir dileğim var, ölürüm isterim / Yurduma tek düşman ayak basmasın…”

 

Ardından şöyle dua ediyordu Mehmed Âkif:

 

“Türk eriyiz, silsilemiz kahraman... / Müslümanız, Hakk’a tapan Müslüman / Putları Allah tanıyanlar, aman / Mescidimin boynuna çan asmasın / Âmin! desin hep birden yiğitler / ‘Allâhu ekber!’  gökten şehidler…”  

 

Üstad Necip Fazıl “Allah’ın seçtiği kurtulmuş millet!” diye tavsif ettiği Türklerin şanlı ordusu için bin miligramlık mısralar yazmıştı:                                                                                                 

 

“Allah’ın seçtiği kurtulmuş millet! / Güneşten başını göklere yükselt! / Yürü altın nesli, o tunç Oğuz'un! / Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun / Nur yolu izinden git, Kılavuz'un! / Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!”

 

Vecidli şair Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ateşte pişmiş kelimelerle sesleniyordu necip milletin ordusuna:                                                       

 

“Budur, Peygamberin övdüğü Türkler... / Ya Allah...Bismillah... Allahuekber / Kılıçlarımızdır çakan şimşekler... / Ya Allah...Bismillah... Allahuekber! / (…) Anadolu başlar, vatan olmaya... / Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya! / En güzel marşını vurmadan mehter / Ya Allah...Bismillah.”

 

Abdurrahim Karakoç, yüreğinden kopup gelen nağmelerle dilekte bulunuyordu bu şanlı orduya:

 

“Bir haber  dolaşır semada pul pul / Kılınçlar bilensin akın var Çin’e / Yiğitler at sürer düşman içine / Tarihe hükmeden bir ses duyulur: Vur! Türklük aşkına vur! / Vur! Bayrak aşkına vur! / Vur! Fetih aşkına vur! / Vur! Toprak aşkına vur! / Vur! Allah aşkına vur!” 
 

Bu yazı toplam 29844 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim