• İstanbul 16 °C
  • Ankara 18 °C

Ergün Diler: Ortak

Ergün Diler: Ortak

TÜRKİYE yerel seçimlere giderken çok kritik gelişmeler olmakta. Kuzey Irak, Suriye'nin kuzeyi, DEM, CHP, Başak Demirtaş'ın "Aday olabilirim" açıklaması, eşi Selahattin Demirtaş'ın içeriden gidişata müdahale etmesi, İstanbul'u elinde tutan İmamoğlu'nun yeni arayışları, Kılıçdaroğlu'nun partisine sırtını dönmesi, aynı zamanda DESTEKÇİLERİ tarafından eleştirilerin merkezi olması, Meral Hanım'ın eski ortaklarına kapıyı kapatması... Pek çok adım atılmakta. Dağınık gibi duran birbirinden bağımsız ve YEREL gibi görünen olaylara nasıl bakacaktık...
Gelin tüm olan biteni ortak noktada toplamaya çalışalım... Önemli ayak izlerini takip ederek...
ABD, IRAK'a iki kez müdahale etti. Kendi KÜRESEL PLANINI uygulamak için. KÜRESEL İMPARATORLUĞUN ana kumanda merkezlerinden BİRİSİ BURALARIYDI ÇÜNKÜ. Ancak asıl savaş, BATI ittifakı içindeydi.
Iskalıyorduk. NATO devreye girdi.
Girmek zorunda kaldı. ABD'nin kontrolü için. Washington kendisine karşı olan, ABD KARŞITLIĞINI temsil eden BAAS'ı bitirmek için bölgeye geliyor, AVRUPA da bunu görüyor "Yalnız değilsin!" diyerek konvoya katılıyordu. Geçen hafta yazdığım gibi Leyla Zana'nın sözleri üzerinden bile AVRUPA'nın enerji güvenliğini, bağımsızlığını, bölgeden elde etmek istediğini anlayabiliyorduk!
Peki buna karşı çıkan kimdi? ABD ile RUSYA...
Büyük TABLO'da yer alan aktörler böyle olunca PKK da YPG de SDG de DEM de ayrı bir mercekle takip edilmeliydi!
Açalım...
Son günlerde yaptığı hamle ile öne çıkan isim Selahattin Demirtaş ve eşi Başak Demirtaş'tı. 14 Mayıs öncesine bakıldığında Demirtaş tutuklu olsa da CHP'ye desteği en üst seviyeye çıkartan isim oluyordu.
Seçimlerden sonra güncel, aktüel siyasete müdahil olmayacağını ve aktif politikayı bıraktığını belirten Demirtaş "Cumhurbaşkanı adaylığına hazır oluğumu belirttim gerekçesiz reddedildi" diyerek PARTİSİ ile çatıştığını, karşı karşıya geldiğini anlatıyordu. Haziran'da verdiği röportajda "Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları başlamadan önce ben Genel Merkez'imize, cumhurbaşkanı adayı olmaya hazır olduğumu ve seçimi ikinci tura bırakıp o aşamada demokratik hamlelerle daha fazla katkı sunabileceğimizi belirttim. Ayrıca, 'benim adaylığım partimizin de oy oranını artırabilir' dedim. Yüksek Seçim Kurulu adaylığımı reddetse bile sonrasında çıkaracağımız adayın tabanımızca sahiplenilmesinin daha kolay olacağını belirttim. Fakat bu önerim, herhangi bir gerekçe sunulmadan reddedildi..." Ve yine o günlerde bugünü anlamaya ışık tutacak başka bir çıkışa imza atıyordu. Demirtaş, "Bundan sonra da siyasi ittifak yerine, mücadele ortaklığı esas alınmalı..." diyordu. Yani CHP'nin kapalı kapılar ardında başka, gazeteciler önünde başka olmasından şikayet ediyordu. Bu cümle ile HDP'nin şimdiki DEM'in siyasi ritmini belirliyor ve LİDER olarak kalacağını kalmak istediğini ilan ediyordu. Bu CHP'yi ilgilendirdiği kadar DEM'i de ilgilendirmekteydi. "Kürt kartı" masaya gelince tüm büyük güçler orada olurdu. Demirtaş'ın adaylığını frenleyen mekanizma, çok zorlanacak olsa da Başak Demirtaş'ın önünü kesebilirdi. Cumhurbaşkanlığı adaylığında yaşanan tekrar edebilir miydi? Demirtaş ailece veto yiyebilir miydi? Göreceğiz. Belli iki parti içten içe kaynıyordu! Bir ya da birden fazla odak Başak Hanım üzerinden DEMİRTAŞ'ın doğal liderliğine karşı. Bu nedenle bir türlü Başak Demirtaş'a "TAMAM" diyemediler!

Bu haber toplam 171 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim