Geçtiğimiz Cumartesi günü; aklıselim sahibi, memleket ve millet için kafa yoran ve derdi olan bağımsız ve bağlantısız dostlarla, ülkemizin ve milletimizin değer yargılarındaki zaaflar üzerine sohbet ettik.
Mevzuunun ana konusu, baştaki sözün ekseninde döndü. Devlet adamlarından-akademiden-siyasetten-sanattan-ticaretten pazardaki esnafımıza kadar kim konuşsa, insanlığın kötüye gittiğini söylüyor ama kimse de kendisinin kötüye gittiğini kabullenmiyor.
Müşavere; “Bu meseleye nasıl yaklaşılmalı ne neler yapılmalı” seyrinde ilerlerken, şu ortak kanaatte buluşuldu:
•
Bizi biz yapan metinleri sadece okuyoruz, anlamak ve yaşamak işimize gelmiyor. Köklü bir medeniyetin ve köklü bir devletin mensupları olarak ne yazık ki, bu temele sahip çıkan metinlerimiz, medeniyet kurucu metinlerimiz, tarih yazan ve yazdıran metinlerimiz sahip çıkmakta ihmaller yapıyoruz.
Oysa Cumhuriyet tarihi boyunca son yirmi yılda ilk defa millet-devlet kucaklaşması neticesinde tam bağımsız bir ülke olduk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.