Nükleer silahların yayınlaşması meselesinde uzman isimlerin imzasıyla yayınlanan yazıda, Amerikan devleti yetkililerinin 60 yıldır yürürlükte olan gizli bir başkanlık emri dolayısıyla İsrail’in nükleer silahlarının varlığını inkâr eden bir politika takip ettiği not ediliyor. Uzmanlar, bu politikanın İsrailli siyasetçilerin Gazze’de nükleer silah kullanma tehditleri savurduğu bir dönemde iyice anlamsız hale geldiğini ve Amerika’nın bölgesel çatışma senaryolarını sağlıklı bir şekilde çalışamadığını savunuyor. Bu tür bir çağrı ilk kez yapılmıyor olsa da, bu tür tartışmaların Amerikan kamuoyunda İsrail algısının değişmekte olduğunu ve Amerika’nın İsrail politikasının sorgulandığını gösterdiği söylenebilir.
İsrail’in nükleer silaha sahip olduğunu bilmeyen yok ve İsrailli siyasetçiler de sıklıkla bu kapasitelerini gururla öne çıkaran imalarda bulunmaktan çekinmiyorlar. Aşırı sağ siyasetçilerin Gazze’ye nükleer bomba atma gibi çağrıları dahi var. İsrail nükleer silaha sahip olmasına rağmen nükleer silahların yaygınlaşmasını engelleyen uluslararası anlaşmalara taraf olmasını gerektirecek bir pozisyona gelmek istemiyor. Bu konuda ‘ne doğrulayıp ne yalanlayan’ pozisyonunu resmi olarak koruyarak nükleer kapasitesine getirilebilecek sınırlamalarla muhatap olmaktan kaçınıyor. Aynı zamanda nükleer silah sahibi olduğunun bilinmesi sayesinde de gayri resmi olarak nükleer caydırıcılıktan faydalanmış oluyor. Nükleer silah sahibi olmanın yükümlülüklerini yerine getirmeksizin faydalarından yararlanan ayrıcalıklı bir konumu var İsrail’in. ABD ise Ortadoğu’da nükleer silahlanmayı engellemek adına İsrail’in bu ikircikli konumunu korumayı tercih ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.