• İstanbul 17 °C
  • Ankara 16 °C

Kıbrıs’a Düşen Rahmet: Şeyh Muhammed Nazım

Kıbrıs’a Düşen Rahmet: Şeyh Muhammed Nazım
İki binli yıllardı bir grup öğretmen arkadaşımla birlikte uğruna şehitler verdiğimiz yavru vatan Kıbrıs’ı görelim diye yollara düştük.

 Özel araçlarımızla önce Taşucu sonra araba vapuru ile dalgalarla boğuşarak sabaha doğru Girne’ye ulaştık.

Kıbrıs’a gelmişken Peygamberimiz’ in halası, Kıbrıs’ın ruhânî sultanı Hala Sultan’ın türbesini  ziyaret etmek istedik. Ne var ki türbenin Rum kesiminde kalmasından dolayı –bizim gibi Kıbrıs dışından gelenlere sadece iki bayramda ve Mevlid Kandilinde izin veriliyormuş- gidemedik. Hala Sultan, Hz. Osman’ın halifeliği sırasında Kıbrıs’ın fethi için eşiyle birlikte gelmiş ama fethi göremeden şehit düşmüş. Sözün özü Hala Sultan’ı ziyaret edemeden uzaktan ruhu için Fatiha gönderdik.

İki gündür, genelde olumsuz izlenimlerle üzüldük. Onları yazarak okuyucuyu da üzmek istemem. Belki tek güzel şey Girne Kalesi’nin yanındaki 1589 tarihli Ağa Cafer Paşa Camii’nde kıldığımız Cuma namazı oldu.

Hala Sultan’ı ziyaretimizde elimiz boş döndük ama bu gayret bizi gezimizin üçüncü gününde Şeyh Nazım Kıbrısî’ye yönlendirdi. Tabi medya da çıkan kirli yayınlar sebebiyle bu isme karşı mesafeliydik. Önce tereddüt ettik; sonra “Seversek elini öper duasını alırız, sevmezsek müsaade alırız.” dedik ve kiraladığımız araçla Lefke’nin yolunu tuttuk.

Gönlümüzü ve gözümüzü ferahlatacak bir beklentiyle yaklaştığımız Lefke, hayallerimizi boşa çıkartmadı vesselam. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en yeşil ve en güzel beldesiydi burası. Çölün ortasında İrem Bağlarını andıran bağ ve bahçeler karşıladı bizi.

Şeyh Nazım Kıbrısî Efendi’nin mütevazı iki katlı ahşap evini sorarak bulduk. Görevliye sorduğumuzda cevaben “Hoca burada ama rahatsız, bir saat sonra ikindi namazına iner, o zaman görüşürsünüz.” dedi demesine de hadsizlik ederek: “Biz Türkiye’den geliyoruz, siz bir haber verin” dedik. On dakika sonra seksen yaşındaki Hoca, arkadaşlarının desteğiyle zorlanarak indi. Bizi mi önemsedi yoksa Türkiye sesini mi bilemem. Yaşına ve rahatsızlığına rağmen yanımıza indi.

Tahmini bir saatlik mülakatımızın bir özetini bilgilerinize arz ederim. Hoca Efendi’nin kirlenmiş medyadaki olumsuz imajının tashihi temennilerimle.

El öpme konusunda çok cimriyim kolayına el öpemem. Ne var ki Hoca’yı görünce hiç tereddüt etmeden elini öpüverdim. Gözüme ve gönlüme hoş gözüktü. Sonra ben sordum o cevap verdi:

Devamı: https://www.insaniyet.net/kibrisa-dusen-rahmet-seyh-muhammed-nazim/

 

Bu haber toplam 416 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim